MENÜ
İstanbul 22/27
Airkule
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
BAKANLAR DA AĞLAR
Türkiye'den
7 Mayıs 2007 Pazartesi 14:22

BAKANLAR DA AĞLAR

Veda toplantısında sesi titreyen ve boğazı düğümlenen Bakanı Yıldırım gözyaşlarını tutamadı.

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım görevini bıraktı. Görevde bulunduğu 4.5 yıllık dönemde ulaştırma ve iletişim alanında önemli hizmetlere imza atmanın huzur ve güvenini yaşadığını söyleyen Bakan Yıldırım, "Açıkçası yaptığım hiçbir işten pişman değilim" dedi.

4.5 yıllık Ulaştırma Bakanlığı döneminde iletişim ve ulaştırma alanında önemli hizmetlere imza atmanın huzur ve güvenini yaşadığını söyleyen Yıldırım, görevde bulunduğu süre içinde ulaştırma sektöründe yaptığı hizmetleri şöyle sıraladı:
"Havacılık sektörü ile 4.5 yıl içinde Türkiye kanatlanarak uçtu. THY'nin yüzde 51'i halka arz edildi. Uçak bilet fiyatları rekabet ortamı sağlanarak ucuzlatıldı. Böylelikle uçak ile seyahat imtiyazlı olmaktan çıktı hizmet oldu. 5 milyon vatandaşımız ilk defa bizim dönemimizde uçakla tanıştı"

Bakan Yıldırım, görevde bulunduğu süre içinde Ulaştırma Bakanlığı'nın hizmetleri için kamudan 28 katrilyon lira kaynak aldığını bu kaynakları hizmet için kullanırken, finans sektöründen sonra ulaştırma ve haberleşme sektörünün 28 katrilyon liralık en çok yerli ve yabancı sermaye çeken sektör olduğunu bildirdi. Yıldırım, Bakanlığına bağlı kurumların 22 trilyon lira kar ederken, yerli ve yabancı sermayeden gelen kaynak ile birlikte ulaştırma sektöründen hazineye 50 trilyon liralık ödeme yapıldığını
kaydetti.

Tüm bu başarıları ulaştırma ve iletişim sektöründe çalışan 120 bin personeli ile birlikte yaptığını söyleyen Bakan Yıldırım, personeli ile vedalaşırken gözyaşlarını tutamadı. Yıldırım, "Bu ülkenin kalkınmasında, çağdaş ve uygarlık seviyesine çıkması için benimle birlikte çalışan 120 bin arkadaşıma şükranlarımı sunuyorum, teşekkür ediyorum" dedi.

Konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını cevaplayan Yıldırım, görevini yerine kimin devredeceği sorusuna, "Bilmiyorum. Sayın Başbakanın takdiridir. Eminim uygun bir arkadaşı atayacaktır" dedi.
Bir gazetecinin, "Görevde bulunduğunuz süre içinde 'çok zorlandım' dediğiniz iş nedir ve geriye dönüp baktığınızda 'şimdi olsa böyle yapmazdım' dediğiniz bir iş var mı?' şeklindeki sorusuna Yıldırım, "Soru zor ama cevap kolay olacak. Zor hemen yapılır imkansız biraz zaman alır. Biz bu anlayışla çalıştık. Açıkçası yaptığım hiçbir işten pişman değilim. Görev süremi dolu dolu geçirdiğime inanıyorum. Benden sonra görevi devralacak arkadaşların ulaştırma ve iletişim sektöründe başlattığımız atılımı devam ettirmeleri en büyük arzumdur" dedi.


Basın mensupları ile de güzel ve hüzünlü günler geçirdiğini belirterek helalleşen Bakan Yıldırım, 4.5 yıllık görev süresiyle Cumhuriyet tarihinin en uzun süre görev yapmış Ulaştırma Bakanı olduğunu ifade etti.
Bakanlık personelinin yoğun ilgisi ve alkışları arasında toplantı salonundan ayrılan Yıldırım, bir süre personel ve basın mensupları ile sohbet ettikten sonra eşyalarını toplamak üzere Bakanlık makamına geçti.

AF

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 öğretmen
 30 Mayıs 2013 Perşembe 23:35
" KALBİMİZDESİN ATAM "
 öğretmen
 30 Mayıs 2013 Perşembe 20:27
Ben Kedi'ye kefilim. O ATA'sının izinde fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür bir genç, belli ki ATA'sını kalbine dikmiş, başka yere gerek görmemiş...
 kedi
 30 Mayıs 2013 Perşembe 15:26
öncelikle hem kıptileri hem sirkatlerini hem de şecaat arzeden hallerini çok sevdiğimi belirteyim arkadaşım. bu sanal mecrada kimse kimseye "sen kimsin, hangi departmandansın" diye sorma hakkına sahip olmadığı gibi kimin nerde ne zaman ne yaptığını da tam olarak bilemeyebiliriz. kimin ne olduğu değil ne dediği ne yaptığı önemli. dilimizi vs tartışabiliriz tabii...benim yorumlarda yapmaya çalıştığım, tartışmalarda önemli ve genel olarak eksik bulduğum "kavramsallaştırma" çabasıdır. bu, okuyup araştırarak, kafa patlatarak tartışmaları kavramsal bir çerçeveye oturtarak anlama çabasıyla kendimle de olan bir didişmedir. bunu, konu ettiğimiz "sıkışma" dan çıkıp başka bir yerden de bakabilmeyi imkanlı kılması açısından önemli bulurum. sonuç didaktik ya da çok bilmişlik şeklinde yansımış mıdır bilemem ama niyet bu değildir arkadaşım! soruları kime, neden, nasıl, nereye sormamız gerektiğini bilmezsek yürüyeceğimiz yolu bulanıklaştırırız. şu anda "grev" diye yapılan eylem nemenem birşeydir, neden katılım yok, niye böyle oldu vs. yerine "sen niye orada yoksun" sorusu, gelmeyenleri korkaklıkla suçlama vs. doğru gelmiyor bana ve bizi de bir yere götürmez. işte "sıkışma" böyle bir şey!(bilmişlik mi yapıyorum?) ayrıca; evet, atatürk de dahil hiç kimse benim için kutsal değil! bir takım değerleri ne büyük harflerle yazmakta ne sadece alanlarda büyük harflerle bağırmakta aramam, bunu hiyerarşik bulurum. aha işte şimdi bir kutsal daha gündemimizde; yavuz sultan selim! o kimin kutsalı? alevilerin kutsalları n'olacak? geç bakalım o köprüden şimdi? "dostum beni ısmarlamış gel diye gideceğim amma yol bozuk bozuk" demiş pir sultan abdal alevi katliamı ile ilgili bir şiirinde. çok iyi bir benzetme olmayabilir ama biz de diyebiliriz ki sonuç olarak "greve gideceğiz de yol bozuk bozuk"
 Kedi ye
 29 Mayıs 2013 Çarşamba 11:09
Sevgili Kedi; kim olduğunuzu hangi departmanda görev yaptığınız bilmiyorum ve ilgilenmiyorum, ancak kullandığınız popülist üslup ve yazım teknikleriniz, çok bilmişlik mertebesine erişmiş ve karşınızdakini, kendinizce alay edercesine eleştiri yapıyor olma hakkını size vermese gerek. Ben hala ATATÜRK'ü büyük harfler ile yazmasını seven insanlardanım,Heykeller ve anıtlar sizin için sadece taş veya beton olabilir bunun akp'li olmak ile bir ilgisi yok, ben çok solcular gördüm belkide bugün birçok akp'liden daha çok ATATÜRK düşmanı ve karşıtı olan, Bakınız ben çok basit ve herkesin çok kolay anlayabileceği sadelikte ve içerisinde şeytani düşünceler olmayan, tarafgirlikle hareket etmeden,bir soru sordum, sayın yazara sorum gayet basitti "Greve destek sadece yazarak olmuyor, yarın çıkıp genel kurulda insanlardan ne yüzle oy isteyeceksiniz" diye. Zamanında kullandığı üslup çok iyi olan dönemin sendika başkanı sevgili Zihni BARIN kaptan, her zaman her şeyin en doğrusunu yaptıklarına inanan talpa tarafından dernekten ihraç edilme durumuna gelmiş, ve çok iyi bir TİS imzalamış olmasına rağmen, bir çok çalışan tarafından acımasızca eleştirilmişti, bu neden ile kullanılan üslup önemli değil, önemli olan başta pilotların ve tüm THY çalışanlarının kendilerine ben gerçek işçiyim deyip, ona göre davranmalarıdır" şimdi buran sizin çıkardığınız sonuç buysa ne yapalım öyle olsun. Ancak bir laf vardır "şecaat arz ederken merd-i kıpti sirkatin söyler" diye. Sizin yorumunuz da bence böyle olmuş.Derin saygılarımla.
 Xxxxx
 28 Mayıs 2013 Salı 21:11
Gökkuşağından greve katılan kimse var mı acaba?Bugün grevde anayasal çalışma hakkım diyen yarın yönetimde olsa nasıl inandırıcı olacak olası bir başka grev aşamasında?
 kedi
 28 Mayıs 2013 Salı 19:02
"ben gerçek işçiyim diyebilmek" başlıklı yorum bana sık sık hissettiğim iki dil arasında sıkışma halini tekrar hissettirdi. sık sık bazı kutsallamalardan ve sakıncalarından sözederim. basit bir örnek: her an her yere gözümüze sokularak dikilen atatürk heykelleriyle ilgili bir laf etmeye kalkarsanız hemen akp'li addedilebilirsiniz. sanatsal açıdan fecaat arzeden üstelik kamusal alana dikilen sözüm ona anıtların,heykellerin dikey bir iktidar dili kullandıklarından dem vurmaya kalkarsanız sanat karşıtı olabilirsiniz, sanatın içine tükürenlerle aynı kefede tartılabilirsiniz. 3. köprüye, 3. havalimanına karşı çıkarsanız ülkenizin "gelişme"sine karşı olmakla suçlanabilirsiniz. sendika, grev ve de emeği her tür kutsallamadan arınmış farklı bir dille okur ve değerlendirirseniz de neyle karşılaşacağınız hepimizin malumu. eğer ezberlerle yürümüyor ve takım tutar gibi bir tarafgirlikle hareket etmiyorsanız, biraz uzaktan bakabilme şansı da tanımışsanız kendinize; yazıda da sözedilen ve hemen her alanda karşımıza dikilip dayatılan iki dilin benzerliğini ve aynı yerden konuştuğunu görmemeniz imkansızdır. bu arada sıkışma hali ve bu sıkışmaya itiraz "bir başka dil mümkün"ü düşündürüp geliştiriyor bence.
 Kabin
 28 Mayıs 2013 Salı 02:19
Evet bu küfür yüklü dil bizim değil. Bunu kabul etmiyor ve bize yakışanı sendikamızda görmek istiyoruz.
 BEN GERÇEK İŞÇİYİM DİYEBİLMEK!!!!
 27 Mayıs 2013 Pazartesi 15:40
Sayın Bahadır Altan bu ne şimdi? siz buna yazı mı diyorsun, siz ve ekibiniz neredesiniz hani greve sonsuz destek verecektiniz? bir kaç hafta önceki yazınızda bunu söylemiştiniz bende oraya şöyle bir yorum yapmıştım, "Sn Altan sizinki bekara karı boşamak gibi bir şey olmuş hem THY'de çalışmayacaksınız hemde yapılacak olan olası grev oylamasında greve evet oyu kullanacaksınız" diye bırakın oylamayı siz ve değerli ekibiniz bir kez olsun grev yerine gittiniz mi? şimdi kullanılan üslup ve sendika başkanı taburede sendelemiş işte iktidar böyle bir şeymiş,bakınız kaptan bu iş öyle düzgün üslupla falan olmaz bu iş önce pilotların sonra tüm THY çalışanlarının kendilerini GERÇEK İŞÇİ olarak görmelerinden ve ona uygun davranmalarından geçmekte siz hayatınızda 20 Bin TL kazanıp ta kendisine BEN İŞÇİYİM VE ONA UYGUN DAVRANIYORUM DİYEN BİRİNİ GÖRDÜNÜZ MÜ? ben görmedim. Çok sıkışınca biz VATAN HAİNİ DEĞİLİZ deyip görevlerini aksatmayacaklarını söylerler ve hep onlar haklıdırlar. Çok derin Kaygılarımla.
 kule
 7 Mayıs 2007 Pazartesi 
Sayın Bakanımız bu güne kadar görevini çok başarılı bir şekilde yürüttüğünü düşünüyorum. Havacılığa verdiği katkılar unutulmaz. Kendisini unutulmaz bir ulaştırma bakanı olarak hep hatırlayacağız
Benzer Haberler
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2025 Airkule