MENÜ
İstanbul 24/32
Airkule
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
THY İLE SOFYA UÇUŞU
Havacılık Haberleri
9 Şubat 2010 Salı 09:20

THY İLE SOFYA UÇUŞU

Haber Müdürümüz Süleyman Şen, Türk Hava Yolları ile yaptığı İstanbul-Sofya-İstanbul uçuşunda direkt uçuş güvenliğini ilgilendiren gözlemlerini kaleme aldı.

SÜLEYMAN ŞEN YAZIYOR…

 

Köşe yazarlarının havayolu seyahatlerinde özellikle ikram ve eğlence boyutunda önemli-önemsiz her şeyi köşelerine taşımasına alıştık. Ben sizinle hafta sonu THY ile yaptığım İstanbul-Sofya-İstanbul uçuşunda emniyeti hiçe sayan yolcuların davranışlarını ve izlenimlerimi paylaşacağım. 

 

Geçtiğimiz Cuma günü havayolu çalışanı olan eşimle birlikte iki günlük bir seyahat için Türk Hava Yolları’nın tarifeli uçağıyla İstanbul’dan Bulgaristan’ın başkenti Sofya’ya uçtum. Tam da ‘Galiba bu sefer zamanında kalkacağız’ diye düşünürken, Atatürk Havalimanı’ndaki uçuş bilgi ekranlarında kalkış saati 17.10 olan uçağımızın karşısında “20 dakika gecikmeli” ibaresi belirdi. Sofya’ya indikten sonra yaklaşık 2.5 saatlik bir otobüs yolculuğu yapacağımızdan ve saat 19.00’daki seferi kaçırdığımız takdirde bir sonraki otobüs seferinin saat 22.30’da olduğunu düşündüm. Eğer rötar gerçekten 20 dakika olursa yetişirdik ama gecikmenin bu süreyle sınırlı kalmayacağından da emindim. Nitekim yanılmadım… Havalanmış olmamız gereken saatte yolcular ancak otobüse alınıyordu. Uçak kapı kapatıp taksi yapmaya başladığında, kaptan pilotumuz kalkış için 8’inci sırada olduğumuzu ve 20 dakika sonra havalanacağımızı anons etti. Ardından “De-icing”, derken saat 18.00 oldu.

 

SİNİRLENDİĞİMİZ OLAY

Gelelim esas olarak vurgulamak istediğim konuya. Havalanmak üzere sıramızı beklerken, uçağımızın kabin amiri önce Türkçe, sonra da İngilizce olarak cep telefonlarının uçuş güvenliği açısından tehlike yarattığını ve kapatılması gerektiğini anons etti. Uçakta çok sayıda Bulgar uyruklu yolcu bulunduğunu, birçoğunun Türkçe ve İngilizce bilmediklerinden bu anonsu anlamadıklarını daha önce de tecrübe etmiştim. Durumu ilettiğim kabin amiri “Merak etmeyin uçağımızda Bulgarca bilen bir memurumuz var. Kendisi Bulgarca anons yapacak” dedi. THY kabin memurunun çok akıcı ve düzgün bir Bulgarca ile yaptığı anonsun ardından cep telefonlarının kapatılmasıyla ilgili kaygımda haklı olduğumu anladım. Benim görebildiğim kadarıyla yakınımda oturan 10’a yakın yolcu açık olan cep telefonunu kapattı. Yolcuların kural tanımazlığına olan kızgınlığımı eşimle paylaştım… Yaklaşık 55 dakika sonra Sofya Havalimanı’na indik. Frenleme sonrası uçağımız pistte ilerlerken Bulgar yolcular tekrar cep telefonlarını açmaya başladı. Kimi yakınlarını arayarak indiklerini, hala pistte olduklarını ve gecikeceklerini haber verirken, kimileri de çocuklarıyla sohbete başladı. Eşimle birlikte olup biteni hayretler içerisinde izledik. Tanık olduğumuz bu olaydan sonra sık sık eleştirdiğimiz Türk yolculara haksızlık ettiğimizi düşünerek, “Beterin de beteri varmış” dedik… Bunu ister cep telefonlarının uçaklar için yarattığı tehlike konusundaki bilgisizliğe, ister cep telefonu ile konuşma adabını bilmemeye bağlayın… Sonuçta havacılık kültüründen yoksun toplumlarda, uçuş emniyeti de gerçekten Allah’a emanet!..

 

“ATATÜRK HAVALİMANI YOĞUN, GECİKECEĞİZ”

Sofya’dan İstanbul’a dönüşümüzde 2.5 saatlik karayolu yolculuğundan sonra geldiğimiz Sofya Havalimanı’nda “Bu sefer zamanında kalkarız” beklentimiz de hüsranla sonuçlandı. THY Sofya personelinin olağanüstü gayretleri ile uçağa alındık. Pist başına yöneldiğimizde ise kaptanımızın, “Sayın yolcularımız, Atatürk Havalimanı’ndaki yoğun trafik nedeniyle uçağımız yaklaşık yarım saat rötarlı kalkacaktır. Gecikme için özür dileriz” anonsuyla karşılaştık. Bağlantılı seferlerini kaçırma korkusu yaşayan çok sayıdaki yolcu, uçak içerisinde bir uğultu yarattı. Nihayet bir saatlik gecikmeyle İstanbul Atatürk Havalimanı’na iniş yaptık.

Bir saatlik Sofya-İstanbul uçuşu, her iki seferde de 2’şer saatte yapılmış oldu. Bu da uçaklardaki konfor, servis kalitesi gibi birçok unsurla Bulgar yolcuları cezbeden Türk Hava Yolları için olumsuz bir imaj yarattı.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Elpida
 10 Şubat 2010 Çarşamba 08:59
Sanırım bu mantığı kurabilirsin değil mi? ben bu kadar düz mantıkla kurabiliyorsam senin gibi dahiler bu bağlantıyı çok daha çabuk anlayabilirler. ;)
 Elpida
 10 Şubat 2010 Çarşamba 08:58
İsmini yazmayan kardeşim, ben uzun bir bilinmeyenden korkma güdüsünü özetledim sadece. Cep telefonu ilk çıktığında herkes korkuyordu. Aklıevvel iki kişi çıkıp elektromanyetik dalga kanser eder dedi, hala daha buna inanıyor insanlar. O zamanları hatırla 1995 ler 1996 lar. insanlar bilgisauyarın yanında cep telefonu kullanamıyordu bilgisayarlar etkilenir bozulur diye. Sonra Otobüslerde ve uçaklarda da yasaktı. Önce otobüslerde serbest bırakıldı. Kalp pili olanlara da kullandırılmıyordu. Ben çok biliyorum otobüse binip bende kalp pili var lütfen cep telefonu olanlar kapatsın diyenleri. Şimdide kalp pili olanlar cep telefonlarını sağ ceket veya gömlek cebinde taşımasınlar yeterli diyorlar. Uçakta da bir zararı olduğunu düşünmüyorum ben. Ayrıca fotoğraf makinesinin uçak düşüreceği için değil emergency ye hazırlık için olduğunu söylemişsin. o zaman bunu birde anonsu yapan kabin görevlilerine söyle. Çünkü pille çalışan tüm aygıtlarınız diyor. kitap okumayı bırakın diye bir anons duymadım ben.
 :))
 9 Şubat 2010 Salı 18:59
elpida.. ne kadar duz mantıklısın yaa! cep telefonu diye yola cıkıp iş yerindeki bilgisyara ve fotograf makinasına bagladın yaa.. işte sizin gibi dahiler sayesinde ilerleyemiyoruz herseyi biliyorsunuz bravo.. fotograf makinası ucak dusurmez zaten kapattırılma sebebi yolcunun iniş ve kalkısta emergencye hazırlıklı olması icindir yoksa fotograf makinası ucak dusurmez zaten..
 Havacı
 9 Şubat 2010 Salı 12:49
Süleyman Bey Sizi protesto ediyorum! İkram nasıldı, havyar var mıydı, hosteslerin makyajı, etek boyları nasıldı, pilotun ses tonu güzel miydi, iniş kaç knot süratle ve nasıl oldu(Bunu ölçebilenler de var çünkü!) Bekleme salonlarında dedikodular neydi? Hıncal Uluç, Ertuğrul Özkök ve türevlerinden hiç mi ders almadınız? Böyle gazetecilik mi olur canım....!!!
 Elpida
 9 Şubat 2010 Salı 10:43
Cep telefonlarının uçaklar için abartıldığı kadar tehlikeli olduğuna inanmıyorum. Cep telefonları ilk çıktığında bizim üniversitenin bilgisayar labaratuarında ve bir çok şirketin bilgisayarlarının yakınında cep telefonu kullandırılmazdı. Bilgisayarı bozar diye. Daha sonra serbest bırakıldı. Aynı şeyi otobüslerde de yaşadık. Şimdi otobüslerde de serbest. Uçağın kalkış ve inişi sırasında fotoğraf makinesi bile açtırmıyorlar. Bu kadar narin aletlerse hiç uçurmayın daha iyi o zaman. Uçakta telsiz, GPS, radar, dahili yayın sistemi var bir şey olmuyorda cep telefonu veya fotoğraf makinesi mi düşürüyor uçağı?
Benzer Haberler
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2025 Airkule