MENÜ
İstanbul 16/25
Airkule
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
KAZAYA İLİŞKİN YORUMLAR
Havacılık Haberleri
12 Nisan 2010 Pazartesi 11:43

KAZAYA İLİŞKİN YORUMLAR

Sivil Havacılık Akademisi üyelerinden Polonya Devlet Başkanının da aralarında bulunduğu 97 insanın ölümüyle sonuçlanan kazaya ilişkin ilk yorumlar...

Ünal Başusta: Wall Street Journal’a göre, Rus-Gürcü çatışması sırasında Başkan Kazanski, Güney Osetya konusunda destek vermek için Gürcistan’a uçtuğu sırada, plânlı olmayan bir yere iniş emri vermiş, pilot bunun tehlikeli olduğunu söyleyerek kibarca reddetmiş ve uçakta Başkan’ın (otorite) kendisi olduğunu söylemiş. Başkan inişten sonra bu konudaki öfkesini dile getirmiş ve gideceği yere uzun bir otomobil yolculuğuyla varabilmiş. Son uçuşta (muhtemelen başka bir pilotun) kumanda ettiği uçak, Başkan’ın sisli meydana iniş talimatına uymuş olabilir...

Sayın Başusta, uçağın geçen Aralık ayında tümüyle modernize edildiği bilgisini de vermekte. Ama kişisel kanaati olarak “Uçak batı yapımı, hava alanı tam donanımlı ve pilot bunları kullanacak düzeyde eğitimli olsaydı bu kaza olmazdı” şeklinde not düşmekte.

Engin Aksüt: Euronews’e göre, 1960’larda dizayn edilmiş Tupolev’lerin sıfır görüş koşullarında inebilme kolaylıkları yoktu. Pilot, VIP yolcuların iniş baskısını hissetmiş olmalı. Amerikan TV’leri de uçağın tüm teknik sistemlerinin yenilendiğini, ancak bir askeri üs olan Smolensk meydanında ILS olmadığını, tüm Rus askeri uçaklarının kullandığı eski SP-50 sisteminin bazen işe yaradığını (!) söylemekte. Ancak tümüyle yenilenen uçakta (glass cockpit ile birlikte) SP-50 sisteminin muhafaza edilmesi mümkün görülmemekte.

Bu kaza, Van ve D.Bakır benzeri bir CFIT (controlled flight into terrain) kazasına benzemekte. Avrupa havayolu şirketlerinin operation manuellerinde şöyle bir ibare vardır: "Düşük görüş veya elverişsiz hava şartlarında yapılan 2 yaklaşmadan sonra hava durumunda inişi sağlayacak bir düzelme olmadıkça 3. yaklaşma yapılamaz!" Bu SOP, pilotların gereksiz şekilde iniş ISRAR'ının önlenmesi için düşünülmüş bir prosedürdür. Sonuç olarak, pilot ATC’nin uyarılarını dinlememiş; yoğun sis altında 3 kez pas geçişten sonra 4. yaklaşmanın yarattığı stres altında ve uçağın navigasyon sistemine uygun olmayan bir yaklaşma sisteminin ya yanlış, ya da hiç kullanılmamasından dolayı yaklaşma hattının altına inilmiş ve uçağın ağaçlara, sonra da yere çarpmış olduğu söylenebilir!

 

Dr. Abdullah Öksüz: İnsan faktörü ve Stres nedeniyle olduğunu düşünüyorum.

Sefa İnan: Devlet başkanının uçağı olması nedeniyle bu uçağın bakımlarının zamanında ve eksiksiz yapıldığını düşünüyorum. Ayrıca son yaklaşmaya kadar her hangi bir arıza işarı almamış ve kuleye emergency deklere etmemiş bir uçağın 3 defa pas geçmesi, 4. defa da ağaçlara çarparak düşmesi teknik bir arızadan kaynaklanma yüzdesini düşük tutmakta.

Sanırım pilotlar 2 defa pas geçtikten sonra bu pisti zorlamayı düşünmemişlerdir. Bizim Diyarbakır, Van kazaları gibi bir durum söz konusu. Ayrıca ilgili meydanda ILS olmaması, bu sisli havadaki kazada önemli rol oynamıştır.

Uçağın VIP olması ve belki de yolcuların yetişecekleri törene geç kalma riskleri, pilotu bu 3 kere pas ve 4. kez inişi denerken düşmesinde psikolojik etkilenmenin ve yapılmaması gerekenleri yaparak, bir nevi kendine güvenin kurbanı olduğunu düşünüyorum.

Pilota "Hay allah buraya inemezsek çok geç kalırız, ne yapacağız şimdi" gibi söylemlerin pas geçerken mutlaka Devlet yetkilileri veya yardımcıları tarafından söylendiğini ve pilotun tahrik edildiğini düşünüyorum. 

 

Dr. Muzaffer Çetingüç: Esenboğa (1983), Van (1994) ve Diyarbakır (2003) kazalarının bir kopyasıyla karşılaştık: Sis, ILS yokluğu, kulenin iniş için olumsuz uyarıları, pilotun inişten vaz geçme kararsızlığı ve CFIT... Polonya uçağında Devlet Başkanı’nın törene yetişmek için pilota iniş baskısı yapmış olma ihtimali yüksek görünüyor. Çünkü “O bunu daha önce de yapmıştı...” Baskıyı yapan belki Devlet Başkanı değil, uçakta bulunan Genelkurmay Başkanı’dır bilmiyoruz. Sonuçta ‘bir şey olmaz’cılık anlayışı işlemiştir ki bu bazen pilotta, bazen de otorite durumundaki kişilerde görülebiliyor. Buna yakın bir kavram da, “Eve Dönüş Sendromu” dur. Uçuşun bitmesine ve varacağınız yere inişinize birkaç dakika (1,5 km) kalmış iken, yüzlerce km. ötedeki bir başka meydana gitmenin ve oradan karayoluyla dönmenin sıkıntısı, sadece Devlet Başkanının veya pilotun değil, uçaktaki hostesin kafasında bile, “birazcık risk alarak bu cefanın bitmesi” düşüncesini getirebilir. Sonun başlangıcı budur; zorlayıcı arzular insanı psikolojik olarak körleştirebilir. Pilotun kulenin uyarılarını dikkate almamakla başlayıp, otoritenin direktifine direnememekle veya kendi duygularına yenilmekle devam eden bu süreç CRM kapsamındadır diye düşünüyorum...  

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 safsata
 24 Temmuz 2010 Cumartesi 20:29
hangi deneyimli pilotmuş o acaba?
 Pardon beyler!
 12 Temmuz 2010 Pazartesi 06:18
tesadüfen okudum ve okuduklarıma inanamadım... Görsel ya da yazılı basını takip etmekten kaçınmak şart oldu. Çünkü her gördüğümüz, toplumdaki davranış bozukluklarına işaret etmekte. Ne kadar bilgili, kültürlü olursanız olun beyler, benim gözümde kim ve ne kadar olduğunuzu davranış tarzlarınız ile kendiniz belirlersiniz. Bu şekilde bir yer edinirsiniz toplumda. Siz koca koca bilimciler de olsanız, adlarınızın yanında upuzun titr'leriniz de olsa... Bir deneyimli pilotumuz fikirlerini açıklamış. Ne oldu zülfü yare mi dokundu? Akabinde kişilik saldırısına geçmiş sahte kahramalar! Size sesleniyorum. Adınızla sanınızla yazamayacak cesaretiniz ile sıraladığınız garip cümleler sadece ve sadece kendi kişilik düzeyinizi gösteriyor. Diplomalarınızla değil tavırlarınızla değerinizi belirlediğinizi hatırlayınız. Boş boş konuşmuşsunuz ayrıca. Evet saldırı da bir savunma biçimidir. Ama hangi zamanlarda? Aciz kalındığında. Üste çıkmak için, kişiliğe saldıran boş cümlelerle, gizli kimlikler ardına saklanmış komiklikler...
 cpt
 22 Mayıs 2010 Cumartesi 22:45
bu kadar dejenere olan bir meslek var mı acaba çok merak ediyorum... malesef insanlarımız artık pilotluk meslegine para dışında itibar etmemektedir. çok acı ki mesleki saygınlık ayaklar altına alınmıştır... her ne kadar işinde olma kaygısı ile birçok arkadaş bunları dile getirmesede sivil havacılıgımız nereye gidiyor?
 Fikri Fena Bulanık
 22 Mayıs 2010 Cumartesi 20:25
allahım ne günlere kaldık... herkes kendini pilot herkes kendini havacılık danışmanı ve uzmanı zanneder oldu... bu tiplerin acil tedaviye ihtiyacı var gerçekten... yoksa millete bol bol şeftali yedirecekler :))
 Doğrusu
 26 Nisan 2010 Pazartesi 10:55
Uçakta özel sistemler var, 1000km den füze nasıl bir binanın penceresinden girebiliyorsa, 20.000'den bulut üstü nasıl yeri takip edebiliyorsanız.. öyle Bu uçağın, VOR DME ILS GPS.. hiçbişeye ihtiyacı yok.. pist ışıkları dahil.. Pilotun 4 defa iniş denemesi bir spekülasyon Malesef daha henüz köy görünmüş değil.. Cihazların ve kayıtların incelenmesini bekleyeceğiz, ama bu bize bir fikir vermeyebilir çünkü resmi açıklama da olması gerektiği gibi olabilir, sivil sektörü ilgilendiren bir husus olmayabilir kazada. Pilot seçilmişler arasında seçkin biri, Gürcüstana inmediyse demek ki olması gerektiği gibi, baskıya aldırmıyor.. başka bir birimde maaşını almaya devam ederdi.. Bizi ilgirendiren husus VIP pilotlarımızdan uçuş saatini esirgememek, düğüne gidildi dememek VIP operasyonlarında benzer prosedurleri gözden geçirmek... kaza oluşumu diyarbakır veya van gibi değilde, amsterdam'daki gibi olabilir.. ATA, GAP Teknik ilgililerin ABD'li sistem dizaynırlarla temasta olması lazım
 Fikri BULANIK
 21 Nisan 2010 Çarşamba 11:47
F/O... Temas kur, sana neyin uzmanı olduğumu göstereyim... Rumuzun arkasına saklanma...
 Fikri ACAYİP
 20 Nisan 2010 Salı 22:32
bence okumaya bile değmez..................
 F/O
 20 Nisan 2010 Salı 22:24
sayın gerçekten fikri bulanık bey acaba bursa kazasından sonramı böyle oldunuz? yazdıklarınızın her bir cülesi birbiri ile çelişiyor... acaba siz ne uzmanısınız anlayamadık gitti.. bu işe yıllarını vermiş binlerce saati olan hocaları gayet güzel eleştirmişsiniz... bu acaba hangi akla ve mantıga sığmaktadır... bence herkes uzman olduğu konuda ancak fikir yürütebilmeli değilmi?maalesef kalite düzeyi çok düşük olan uçuş okullarını bitirip kendini pilot zanneden bir çok arkadaş hangi amaçla yorum yapar oda çok enterasan değilmi?engin hoca çok doğru tesbitlerde bulunmuş nede olsa yılların tecrübesi... ne acıdır ki pilot camiası da artık çakma pilot denilen türden vasıfsız para ile bu işleri yapabileceğini zanneden arkadaşlarla doldu.. tabiki bunların bu camiada yer bulması imkansız gibi görünüyor... sizinde polonyada düşen uçakla ilgili tesbitleriniz gerçekten tıbbı bir araştırma gerektiriyor
 İNSANCA
 20 Nisan 2010 Salı 12:14
Yorumumda Havacılık veya insan'a dair herhangi bilimsel, teknik yaklaşım, eleştiri, ve ya tespit yok. Bilimsel olduğunu düşündüğünüz sataşmaların, büyük harflerle 'Sivil Havacılık Konuşuyoruz Burada' yazmanız Akademik bir platform girişimcilerine uygun düşmemiş. Hoşgünler,
 İnsancaya yanıt
 20 Nisan 2010 Salı 01:54
İnsancaya cevap veriyorum. Yazınız kaotik unsurlar içeriyor. Felsefe yapmıyoruz Burada. Sivil HAVACILIĞI KONUŞUYORUZ..
Benzer Haberler
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2025 Airkule