MENÜ
İstanbul 15/22
Airkule
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
KALBİM SABİHA GÖKÇEN'DE KALDI
Havacılık Haberleri
15 Temmuz 2007 Pazar 10:01

KALBİM SABİHA GÖKÇEN'DE KALDI

Akşam Yazarı Tolga Turgut, bu haftaki yazısında Sabiha Gökçen Havalimanı İhalesini yazdı. İşte Turgut'un yazısı
Rekor bir bedelle sonuçlanan Sabiha Gökçen Havalimanı ihalesi, tüm Türkiye'nin nefesini keserken, kuruluşu ve emekleme döneminde emeği geçen ilk HEAŞ ekibi yönetici kadrosunda yer almış bendenizi de hatıralara, derin duygu ve düşüncelere yöneltti

Sabiha Gökçen'i işletmek üzere çoğunluğu SSM'ye ait bir sermayeyle kurulan HEAŞ, İstanbul ve Türkiye havacılığının geleceğine katkı sağlamak amacıyla Ocak 2000'de kurulmuştu. Sektörde tanınan ve çoğu idealist olan ilk ekip, genel müdür yanlış seçilmiş olmakla beraber, özellikle Dr. Korhan Oyman ve burada adlarını sığdıramayacağım pek çok heyecanlı, havacılık aşığı, dimağı genç insan, sıfırdan bir havalimanı işletmesinde deyim yerindeyse 'Don Kişot'luk' yaparak bir rüyaya imza attılar. Sektör yaklaşık 5 yıl boyunca küçümsedi, ancak 9 Temmuz günü yapılan ihaledeki kıyasıya mücadele ve gelen taleple Sabiha Gökçen Havalimanı'nın yıllardır duyulması istenmeyen sesi gümbür gümbür tüm televizyonlarda, takibi günlerde ise gazetelerde yer aldı. Mayıs 2000 ile Kasım 2002 tarihleri arasında pazarlama direktörü olarak Sabiha Gökçen'de duyduğum heyecanı, profesyonel havacılık kariyerimde ne yazık ki bir daha hissedemedim. O zamanlar havalimanının tanıtım broşürlerinde yazdığım slogan aslında her şeyi açıklıyor; 'Sadece bazıları öncü doğarlar.'

Bu proje; DHMİ'nin işletmediği, basında 'gereksiz yatırım' diye nitelendirilen, THY tarafından gereksiz diye hor görülen, TAV grubunca kendilerine haksızlık yapıldığının bir örneği olarak kamuoyuna sunulan ve birçok tarafça negatif eleştirilen bir projeydi. Bizler ekip olarak bu rüyaya ve mücadeleye inanmış, daha havalimanı açılmadan sektörden tüm havayolları, tur operatörleri, seyahat acentelerine pazarlama faaliyetlerine çoktan başlamıştık bile. Vural Öger ile haftalık 20 dış hat uçuşu için prensip anlaşması yapmış, Türkiye ve İstanbul pazarlanmadan trafiğin artmayacağı bilinciyle uluslararası fuarlara katılıyorduk. Havalimanı pazarlamasından anlamayan bir genel müdürü pazarlama desteğine ikna etmek çok zordu. Sabiha Gökçen'e sadece Genelkurmay ve SSM sahip çıkıyordu. SSM, Genelkurmay Başkanlığı ile paralel çalıştığından her iki kurumun da desteği alınmak zorunda idi. Bazı süreçlerde çok yıprandığımı itiraf etmeliyim. Sabiha Gökçen'de çalışmaya başladıktan kısa bir süre sonra, yaklaşık 4 yıldır çok elim ve ölümcül bir hastalık olan ALS (Suna Kıraç ve eski FB'li futbolcu Sedat Balkanlı'nın da yaşadığı rahatsızlık) ile mücadele eden sevgili babam, Genelkurmay'da Plan Prensipler Başkanlığına atanmış, dolayısı ile HEAŞ'ın İstişare Kurulu Başkanlığı'nı da yapıyordu. Hatta arşivlere bakılırsa açıldığı gün (8 Ocak 2001) Sabiha Gökçen'e ilk inen uçağın pilotu bizzat Genelkurmay Plan Prensipler Başkanı Hv. Plt. Korgeneral Reşat Turgut olduğu görülecektir. Açılış günü THY rica üzerine bir RJ70'i ikinci uçak olarak göndermişti. Tüm negatif lobilere rağmen DBA (Deutche British Airways) ile yaptığımız ilk havayolu anlaşması heyecanını asla unutamam. Onları Tacikistan ve Kıbrıs Türk Hava Yolları takip etti. Ama açılıştan bir süre sonra 11 Eylül faciası olduğu için Atatürk Havalimanı'nda da trafik azalıyordu ve TAV kısmen haklı olarak karşı lobi yapmaya başlamıştı. Ben, dönemim genel müdürüyle farklı görüşlere sahip olduğum için Türkiye havacılığına daha fazla katkıda bulunmak üzere Ekim 2002'de büyük bir heyecan ve motivasyon ile TAV grubuna pazarlama direktörü olarak transfer oldum. Sonrasında amacım, TAV patronlarından Sani Şener önderliğinde Sabiha Gökçen ile Atatürk Havalimanı arasında bir ortak çalışma zemini yaratmaktı; ancak maalesef başarılı olamadım. Sabiha Gökçen'den ayrıldıktan sonra kalbimin bir parçası her zaman orada kaldı. Zira açılış töreninde pilot olarak ilk uçağı sevgili babam, ticari olarak da ilk uçağı bu köşenin yazarı olan oğlu indirmişti. Sabiha Gökçen'in gelmiş olduğu noktada çorbada tuzu olan biri olarak babamın, hasta yatağında ihalenin başarısından doğan mutluluk hislerini paylaşmak beni çok mutlu etti.

Türk Şaman atasözü der ki 'Bütün iyi rüzgarlar arkanda olsun.' Dilerim ihale sonrası bütün iyi rüzgarlar Sabiha Gökçen ve Türk havacılığının arkasında olur.

İHALE BEKLENENDEN YÜKSEK FİYATA ÇIKTI

Bu köşeden defalarca Sabiha Gökçen ihalesi ile görüşlerimi belirtirken ihaleyi yapan SSM'ye ne kadar güvendiğimi de eklemiştim. Nitekim ufak detaylar hariç Mete Aslan başkanlığındaki komisyon başarılı, şeffaf, dürüst ve cesur bir ihale gerçekleştirdi. DHMİ özellikle ön yeterlilik konusunda umarım ki bir-iki ipucu kapmıştır. Şu anda profesyonel kariyerinde havacılık ve turizm yatırımları danışmanlığı yapan biri olarak ben bile fiyatın 1.6 milyar Euro (KDV hariç) civarı olacağını düşünüyordum (2.279 milyar Euro KDV dahil fiyatla sonuçlandı). Belki de anın heyecanıyla bu ihale Türkiye'nin en rekabetçi ihalelerinden biri oldu. Başlangıç itibariyle en fazla heyecanı katılımcı 5 grup içindeki tek yeni grup, Çukurova/Julius Meinl Inv./Venedik Havalimanı OGG yarattı. Katılan gruplar arasında New York borsasında gong çalmış ilk Türk şirketinin patronu, geniş vizyonlu, mütevazı ve beyefendi bir insan olan Mehmet Emin Karamehmet'in olması 'Türkiye havacılığında da yeni bir Çukurova gongu mu geliyor' hissi uyandırdıysa da sonuç farklı oldu.

Sonunda rekor denilebilecek bir fiyatla ipi göğüsleyen Limak/GMR/Malezya Havalimanları OGG oldu. Grubun çok iyi bir finans paketiyle ihaleye katıldığını düşünüyorum, çünkü ortakları nakit fazlası olan Uzakdoğu'dan geliyor. Umarım, Türkiye'de havalimanı işletme tecrübesi noksanlığına rağmen iş planları tüm detaylarıyla doğrudur. Bu arada TAV grubu ihaleye erken veda ederken, Antalya'yı işleten IC/Fraport'un son ana kadar devam etmesini çok ilginç bulduğumu belirtmeliyim. Yöneticilerine büyük saygı duyduğum, 4 yıl çalıştığım TAV grubuna zannediyorum ki Sabiha Gökçen'in önemini yeterince anlatamayanlar arasında ben de vardım.

Gerek Atatürk gerekse Sabiha Gökçen Havalimanı'nda havacılık pazarlama direktörlüğü yapmış biri olarak naçizane Limak OGG'nun işinin göründüğü kadar kolay olmadığını düşünüyorum. İvme kazanmış olan Türk bayraklı DMH (düşük maliyetli havayolları) pazarını da inşallah hesaba katmışlardır, aksi halde giderleri yükseldikçe havayolları ve havalimanı işleticileri bu artışları biz yolculara yansıtırlar.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 SEFA YEŞİLOVA
 16 Kasım 2018 Cuma 10:52
Tav aynen denildiği gibi yaptı fakat burda atlanan nokta ihbar tazminatı vermedi kademeli olarak gönderdiği çoğu personel ilk kademelerde yılını doldurmaya 1-2 ayı kalmışları gönderdi yıllık izin vermemek için çalışan lara bu son sansınız gelirseniz gelin dedildi ilerisi belli değil denildi şimdi bugun aldığım bilgiye göre iga dün 200 bugün 200 güvenlik çıkarttı müdürleri giden gider adam çok hergün dünyanın girişi oluyor bulunur dediğimizi yapacaksınız şantiye alanı halindeyken güvenliği yığdı hergün servise kilometrelerce yol yürüttüler yeri geldi soğukta Akpınar kampında beklettiker bakanlar geliyor gözükmeyin diye bunlarda olayın diğer boyutu kimse bunlara değinmemiş ben AKP li biriyim özel güvenlik değilim hiç 3. Havalimanında çalışmadım yeni havaalanı açılmasından çok gurur duydum fakat iga nın yaptığı da aşikar ortadadır benim çok ama çok bizzat şahit olduğum budur
 A.K.
 6 Ağustos 2018 Pazartesi 21:54
Bravo TAV Güvenliğe, çalışanlarının eğitimi, yolcuya yaklaşımları her zaman farklıydı. Umarım yeni havalimamında da başarıyla görev yaparlar...
Benzer Haberler
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2025 Airkule