MENÜ
İstanbul 10/15
Airkule
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
ŞU KARGAGİLLER-2
Osman Gazi Baykal
YAZARLAR
10 Ekim 2018 Çarşamba

ŞU KARGAGİLLER-2

2/Mitolojide ve Efsanelerde Karga:  

“Karganın terk edilmiş yuvası-

           bir erik ağacı” Başo-Haiku

Sümer-Babil destanı Gılgamış’ta, Ut-napiştim’in tekne yaparak tufandan kurtuluşu anlatılır. Destana göre Ut-napiştim sular çekilmeye başlayınca önce güvercin, sonra da kırlangıcı keşfe gönderir. Ancak onlar bir şey bulamadan geri dönünce kuzgunu dener. Kuzgun yiyecek bulupta geri dönmeyince Ut-napiştim çilesinin bittiğini anlar. Hristiyanlıkta Nuh Tufanı biraz değişiklik gösterir: Tekne Ağrı dağına oturmuştur. Ut-napiştim’in öyküsü Nuh’a çevrilirken, kuzgunun geri dönmeyişi ters anlam, yani görevin ihmali yorumuna evrilmiştir. Yahudiler’in kutsal kitabı Talmud’a göre kuzgunun keşif için karaya gönderilmediği, gemideki bir hayvana saldırıp çiftleşmek için suç işlediği için atıldığı anlatılır. Müslümanlıkta ise Nuh’un kuzgunu suların çekilmesinin keşfine yollayıp geri dönmemesi üzerine çok kızıp Allah seni halkın gözünde hor eylesin ve Yediğin şey leş olsundiye beddua ettiği kabul edilir. Yine Yahudi inancına göre yer alan (sonradan İncil’de de yer alacaktır) Kuzgun, Âdem ve Havva’ya ilk defini nasıl yapacaklarını göstermiştir: Bir kuzgun kendi cinsinden birini öldürüp toprağı kazarak çukura gömer. Âdem ve Havva onu taklit ederek oğulları Hâbil’i çukur kazıp gömerler. Müslümanlara göre Kâbil, kardeşi Hâbil’i öldürdükten sonra cesedini gizlemeyi beceremeyince Tanrı tarafından bir çift karga gönderilerek ölü gömmeyi insanlara öğretmişlerdir.

Asur kralı Asurbanipal’in kitaplığındaki bir destana göre kuzeydeki dağlardan gelen kuzgun başlı insanlar oraları işgal ederler. Ancak tıpkı insan gibi kanlarının aktığı da eklenen destanın günümüzdeki yorumunda bunların karganın kafasına benzer miğferli savaşçılar olduğudur…

Antik Mısır’da bulunan birçok belgede kargalar genellikle ekinle beslenirken, sevimli ve insana benzer şekilde tasvir edilirdi. Mısırlıların inancında karga (tek eşlilikleri gözlemlenerek) aşkı temsil ediyordu. Kargaların çift yumurtladıkları, bu yüzden kargayı tek görmek kötü bir kehanet sayılırken, çift kargayı eşle birlikte görmek ise evliliği simgelermiş...

Yunan mitolojisinde kargalar önem bakımından kartallardan sonra geliyorlardı. Antik Yunanda kargalar uğurlu evlilik sembolü olarak kabul ediliyorlardı. Ayrıca karga müzik ve kehanet tanrısı Apollon’a adanmıştır, onun için kutsaldır. Tanrılar arasında mesajcı olarak nitelendirilen karganın uçuşları böyle yorumlanmıştır. Aslında karga isminin Yunanca karşılığı olan “Corone”, Apollon’un sevgilisi olan kızın ismidir. Corone başka biriyle evlenince haberi Apollon’a götüren ve o zamana kadar beyaz olan karga, Apollon’un öfkesiyle tüyleri yanıp simsiyah olmuştur. Ayrıca savaş ve bilgelik tanrıçası Afrodit’in yoldaşı olup, simgesi de kargadır. Elinde karga tuttuğu belirtilir. Bazı yazarlar kargayla Athena arasında bir haber yüzünden aralarında bir husumet geliştiğini yazarlar… Karganın, gecenin örtüsünü kaldırıp sabahı muştulayan ötüşünü de vurgularlar! Argonotların Altın Post yolculuğunda Kâhin Mopsus’a tanrıça Hera’nın kargalarla yolladığı mesajla, İason’la Medea’nın yalnız buluşmaları sağlanır. Böylelikle İason, Medea’nın yardımıyla Altın postu koruyan ejderlerden kurtulup ödülü gemisine götürebilir! Karga ve kuzgunların ölülerin etin yedikleri için Aristophanes’in “Kuşlar” isimli oyunun karakterlerinden biri metinde kuzgunlara yem olasındiye beddua eder… Plutarkhos, Büyük İskender’in yaşamıyla ilgili yazdığı kitapta, Mısır’daki Amon tapınağına gittikten sonra kargaların fatihe ve ordularına kılavuzluk yaptığını söyler.

Kuzgunun ötüşü Romalılar tarafından “Cras” (Latince yarın) diye anlaşılıp, sonsuz umudun ifadesi olarak yorumlanmıştı. Eski Roma’da insanların arasında yaşayan bir kuzgun, her gün Forum’a gidip imparator Tiberius’un ardından topluluğu selamlar. Kutsal kabul edilen bu kuzgunu birisi kıskançlıktan öldürünce, halk galeyana gelip kuşun katilini linç eder. Kuzguna da büyük bir cenaze töreni düzenlenir. Yine Romalı Plinius’un bir öyküsünde avcının omzuna ve miğferinin üzerine birer kuzgun tünermiş: Yazara göre avcı ölürken ağzından çıkan ruhun karga şeklinde uçarak uzaklaştığını belirtmişti…

Arkaik Pers inancında kuzgunun tüyleri tılsım olarak kabul ediliyordu. Yakındoğu’da yaygın olup sonraları Roma’da da bir süre gizlice uygulanan Mitras dininde kuzgun kardeşliği ilk yedi kabul töreni içinde yer alırdı. Kargaların uzun yaşamı nedeniyle tanrı Mitras’ın hizmetkârı varsayılırdı.

Bir Fransız söylencesine göre Lyon şehrinin eski adı Lugdunum (Kuzgun Tepesi) anlamındadır. Şehir, kuzgunların uçuşunu takip eden yerleşimciler tarafından kurulmuştur. Eski Flokki efsanesine göre denizciler bir kuzgunu takip ederek İzlanda’yı keşfetmiştir.

İskandinav mitolojisinde kurt ile karga, büyü ve savaş tanrısı Odin’e refakat ederler. Odin, bazı metinlerde kuzgunların tanrısı olarak bilinir ve her iki omuzundaki kuzgunlardan biri düşünce (Hugin), diğeri bellek (Munin) olarak anılır. Vikingler için kuzgunlar, Yunanlılar ve Romalılara göre daha fazla kehanet kuşlarıydı. Ölümü belirtirken, kanatlarını açan kuzgun, savaşçıların bayrağı oluyordu.

Keltler’in ışık tanrısı Lugh’un bir kuzgun-tanrı olduğu, büyücülük ve savaşlarla ilişkilendirilerek toplumca kabul edilmişti. Ayrıca kargaların toprağın altındaki ölüler diyarını Keltler’e anlattığı varsayılmıştı. Savaş tanrıları ile beraber yorumlanan kargalar, savaştan önce görünürlerse Keltler’e yenilgiyi önceden haber verdiklerine inanılırdı.

Bir İngiliz söylencesine göre kral Arthur ile Owein’in savaşında Owein’in orduları sihirli kuzgunlardır: Yaraları hemen iyileşir hatta ölümden tekrar dirilirler. Bu yüzden kral Arthur’u yenmeye de çok yaklaşmışlardır.

Hıristiyanlıkta rahip St. Paul’un imparator Decius’tan kaçarken sığındığı mağaraya her gün yarım ekmek getiren karganın, St. Anthony mağarayı ziyarete gelince bu kez bütün bir somun getirdiğine inanılır. Karga, Rönesans’la birlikte Pandora’nın simgesi haline gelmişti. Ancak sonraki yüzyıllarda Avrupa halklarında karga, talihsizlik, ölüm ve kötülükle özdeşleştirilmiştir. Hıristiyanlar, leşlerin gözlerini oymasını, şeytanın günahkârların gözlerini oymasıyla bağdaştırmışlardır.  

İslamiyet’te kargaya daha olumsuz bakılır. Bir söylenceye göre Hz. Muhammed’in düşmanlarından kaçmak için sığındığı mağarayı belirtmek için “Ĝar! Ĝar!” (Arapça mağara) diye öten beyaz kargayı lanetleyip, kara renge dönüştürmüş ve aynı ötüşünü günümüze dek sürdürdüğüne inanılmaktadır. Başka bir söylenceye göre Hz. Muhammed kargaya kızı Fatma’yı çağırttırır: Karga peygamberin Git, Fatma’ya söyle topladığı çalılara binsin de gelsin sözünü, Babanız çalıları alsın da gelsin” şeklinde değiştirir. İnanışa göre karga doğruyu söyleseymiş insanlar da uçabilecekmiş. Bu yüzden peygamber kargaya Yüzün kara olsun diye beddua edince rengi siyah olup, insanlar arasında sevilmemiş. Yine başka İslami söylenceye göre insanın ölümlü varlığa dönüşmesi karga yüzündendir: Biri ölünce onun başında “Gak, Gak” (kalk) demesini tanrı ona tembihler: Karga buyruğa uymaz ve sözü değiştirerek Yat yat da mahşerde kalk ve/veya Gak, Gak, kırk günden sonra sarı su ol da ak diyerek itaatsizlik eder. Böylelikle insanlar ölümlü olurken, Velilerin duasıyla da karganın rengi siyaha dönüşür. Müslümanlara göre kuşdilini bilen Hz. Süleyman’la ilgili bir efsanede karısına kuş tüyünden yatak yapmak için kuşlara haber gönderir. Kuşların yanına gelip tüylerini dökmelerini ister. Karga ve serçe davete geç geldikleri için ayakları bukağılanır. O yüzden sekerek yürüdükleri varsayılır. Başka bir İslami söylenceye göre Hz. Ali Ağustos ayında sığırları çeşme başına götürür. Ancak kargalar hayvanları rahatsız edip su içirtmeyince Hz. Ali de kızıp kargalara Ağustos sıcağında su sana kan görünsündiye beddua etmiş. İnanışa göre kargalar Ağustos ayında su içemezlermiş…

Eski çağlardan beri Avrupalı birçok halklar kargaları büyücülükle ilişkilendirmişlerdi. Cadıların gece yolculuk yaparken karga şekline büründükleri varsayılıyordu.

Kuzeydoğu Sibirya halklarından Çakçiler’e göre başlangıçta evrende sadece kuzgunla eşi olduğu ve canlarının çok sıkıldığına inanılır. Karısı kocasından yeni bir dünya yaratmasını ister. Uykuda tüysüz iki yavru doğurur. Bunlar ilk insanlardır. Ardından erkek kuzgun, yeryüzünü ve diğer canlıları da yaratır…

Bering Boğazındaki Eskimolara göre kuzgunun deniz dibinden çıkıp kendi topraklarını yaratırken iri taneli kum tanelerinin insanlara dönüştüğüne inanmaktadırlar. Başka bir Eskimo yaradılış efsanesine göre gökyüzünde beliren bir yaratık, uçurumun dibindeki kilden yararlanabilmek için kuzgun şekline bürünür. Ardından insanları, bitkileri, hayvanları, son olarak Güneş'le Ay'ı yaratır.

Kamçatka yarımadası yerlilerinin masallarında dünyanın yaratıcısı ve büyük atasının “Büyük kuzgun” olduğu anlatılır. Kuzgun adam onun yozlaşmış kopyasıdır. Büyük Kuzgunun kızıyla evlenmek isterse de kız başka bir kuşla evlenir. Ardından bir anda her yer kararınca şaman kuzgun adamın güneşi yuttuğuna karar verir. Büyük Kuzgunun kızı kuzgun adama gidip cilve yapar: Koltuk altını gıdıklayınca kahkaha atan kuzgun adam yuttuğu güneşi tekrar püskürterek dünya aydınlanır.

Bir Japon efsanesine göre, canavarın biri güneşi yutmaya kalkışır. Bunun üzerine göklerin efendileri kargayı yaratırlar. Tam güneş kaybolmak üzereyken karga canavarın boğazına saldırıp onu boğar. Böylelikle güneş kurtulur. Bunun karşılığında tarlada ekini yiyen kargaya işçiler karışmazlar… Başka bir Japon mitinde kahraman Jimmu-Tenno krallığını kurmak için gezerken güneş tanrıçası tarafından gönderilen kargayı Yamoto’ya kadar izler. Buraya yerleşerek tüm Japonların atası olur.

Çin efsanesine göre Gök tanrısı ile Güneş tanrısının on tane çocuğu her gün gökyüzüne sırayla çıkıp dünyayı aydınlatırken bir gün hepsi gök tanrısına isyan ederler. Bunun üzerine kutsal okçu Yi, oklarıyla güneşleri vurmaya başlar. Ancak Konfüçyüs’ün efsanevi imparatoru Yao, tüm güneşlerin vurulmasından korkar. Ardından yeryüzüne bir kuzgun gelir. Kuzgun okçudan bir tane ok çalarak gökyüzünde tek güneş kalmasını sağlar. Üç bacaklı kuzgunun bacakları gündoğumu, öğlen ve gün batımına karşılık gelir…

Hint destanı Ramayana’da ölüm tanrısı Yama, iblis Ravana’dan gizlenmek için karga kılığına girer. Tekrar eski haline dönünce kargayı kutsar: Karganın yaşlılıktan veya hastalıktan asla ölmeyeceğini ama öldürebileceğini söyler. Bu kutsama yüzünden kıtlık döneminde bile kargalar insanlardan önce beslenirler. Bu inanca göre Hindular ölülerine ve ailelerine merhamet dileğiyle kargaları beslerler. Ayrıca karga göklerin bilge kralı Varuna ile birlikte anılır.

Hinduların büyük hayvan destanı Pançatantra’da kuşlar önce baykuşu kral seçerler. O esnada orada bulunmayan karga dönünce kendisinin tanrıların kralı olduğunu ve seçimin yanlışlığını anlatır. Üstelik baykuşun çirkinliğini de vurgulayınca diğer kuşlar kararlarını değiştirirler. Bu yüzden baykuş, kargaya öfkelenerek günümüzde de süregelen aralarındaki kan davasını başlatır…

Kanada’nın Atabaska yerlilerinin efsanesine göre dünyanın yaradılışında beyaz ve siyah iki kardeş kuzgun vardır. Beyaz dünyayı yaratır, kıskançlığa kapılan siyah kuzgun onu öldürür.

Kuzey Amerikalı yerli bir kabilenin inanışına göre Büyük Kuzgun, kardeşinin tüm çocuklarını kendisine rakip olmaması için öldürür. Bu kez yanan taş yutan kız kardeş kuzgun, küçük kuzgunu doğurur. Küçük kuzgun taş gibi olup sonsuza kadar yaşayacağı için Büyük Kuzgun dünyanın idaresini ona bırakır.

Kuzeybatı Amerika’da yaşayan Tsimshan kabilesinin efsanesine göre kuzgun bütün dünyaya balık ve meyve saçar. Ancak dünyada hiç ışık olmadığı için insanların yiyecekleri bulması güçtür. Bunun üzerine kuzgun gökyüzünün tepesindeki delikten uçarak başka bir dünya bulur. Orada gökler reisinin kızının bakracına biçim değiştirerek sedir ağacının iğne yaprağı olarak düşer. Prenses bakraçtan su içince bedenine girip onu hamile bırakır. Yeni doğan karga çocuğa reis ve karısı hayran olup, onun ışık kutusuyla oynamasına izin verirler. Kuzgun hemen ışık kutusunu kapıp gökyüzündeki delikten dünyaya geri dönünce gökyüzü güneş, ay ve yıldızlarla dolar…

Orta Asya Türklerin büyük bölümünün efsanelerinde karga, ölümü simgeleyen hayvan olarak karşımıza çıkar. Kara-Han isimli hükümdarın ülkesine cehennemin sahibi Buura Dohsun, korkunç gürültü, sarsıntı ve karanlıkla gelmiştir. Amacı ise hükümdarı öldürmektir. Yardım için yiğit Er-Sogotoh’a haber verilince zebaniyle dövüşmeye başlar. Kafasını kopardıktan sonra tüm vücudunu parçalara ayırıp gökyüzüne fırlatır. Ancak zebaniden kalan son parça kalbi olup, karga şekline bürünerek uzaklaşmıştır…

Dokuz Oğuz efsanesine göre Uygur hükümdarı Bögü Han'a Tanrı üç tane konuşan karga yollamıştı. Bu kargalar en uzak yerlere uçarak oralarda olup biten her şeyi hemen Bögü Han'a yetiştiriyorlardı. Uygur metinlerinde kargalar günahkâr canlıları cezalandıran varlıklar arasında sayılırlar. Tasvirlerde kargalar, alevli vücutlarıyla cezalandırılanları döverek etlerini yedikleri gösterilmişlerdir.

Anadolu’da karga uğursuz kabul edilir. Etrafta kargalar çok öterse oradan ölü çıkacağına inanılır ve bu yüzden sevilmez ve eti de yenmez. Genellikle karakarga bir evin üzerinde üç gün öterse o evden cenaze çıkacağı, eğer köyün üzerinde öterse o köy ya da mahalleden ölü çıkacak denir…

Yakın dönemde Anadolu’da anlatılan bir söylenceye göre kumaş almaya giden bir kadına dükkân sahibi kötü gözle bakıp, sırnaşır. Kadın beddua edince adam karga olur. Başka bir Anadolu efsanesine göre eskiden herhangi bir eşyaya binip uçabilen insanları kıskanan karga, Tanrıya Ben daha küçük, daha güzel, daha zarifim. Uçmak insanların işi değil, benim hakkım!” diye yalvardığından beri insanlar uçamayıp kargalar uçmaktadır.

Giresun civarındaki bir söylenceye göre düşmanına büyü yapan bir kişi birden karga oluverir. Evine girmek isteyen büyülü kargayı kendi çocukları taşa tutar. Bir hafta sonra ancak bacadan girebilen adamın kanadı çiviye takılıp kanayınca büyü bozulur ve eski haline döner. Ancak buna kızan adam karısı ve çocuklarını evden kovar…

Devam edecek...

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Ergin pampal
 26 Şubat 2020 Çarşamba 21:35
rüyamda bir çift güvercin ve bir karga bir şeyler yiyordu
 Şahvelet
 14 Ekim 2018 Pazar 08:39
İlgi ile okuyorum valla
 Elf
 13 Ekim 2018 Cumartesi 21:08
Bu kadar ayrıntı, sayenizde kargaların dünyasına iyice girdik. Tebrikler
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Airkule