MENÜ
İstanbul 10/14
Airkule
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
HAVA TRAFİK KONTROLÖRLERİNİN SAĞLIK MUAYENELERİ
Prof. Dr. Muzaffer Çetingüç
YAZARLAR
20 Ağustos 2019 Salı

HAVA TRAFİK KONTROLÖRLERİNİN SAĞLIK MUAYENELERİ

Bir uçağın emniyetle kalkış, uçuş ve iniş yapmasından sorumlu 3 kişi varsa bunlar pilot, hava trafik kontrolörü ve bakımcıdır. Çağdaş havacılıkta hava trafik kontrolörlerinin (HTK) uçuştaki payları pilotlarınkine yakın ve birinci derecede önemli görülmektedir. Geçmişte pilot sorumluluğunda olan pek çok şey bugün HTK’lerine yüklenmiştir (1). Batı havacılığında kullanılan bir aforizma şöyledir: “Bir pilot hata yaparsa pilot ölür; bir hava trafik kontrolörü hata yaparsa gene pilot ölür...”

Öykü-1: 1 Temmuz 2002 gecesi hava trafik kontrolörü hatası nedeniyle İsviçre’nin Konstance gölü üzerinde çarpışan 2 uçakta 71 insan ölmüştü. Überlingen kazası olarak havacılık tarihine geçen bu olayda da kural bozulmamış, hatalı kontrolöre bir şey olmamış, pilotlar ve yolcular ölmüştü. Kural 2 sene sonra bozuldu: Bu kazada eşini ve çocuklarını kaybeden Vitaly Kaloev isimli Rus mimar, kontrolör Nielsen’i evinin bahçesinde bıçaklayarak öldürdü...

Hatalı yönlendirmeleri yüzünden öldürülmek kontrolörler için yaygın bir korku değildir; onların temel korkuları, kendi hataları yüzünden bir kaza olması ve bu şekilde ‘tarihe geçmek’tir… Felsefeci yazar Alain de Botton, Heathrow Havaalanında 1 hafta yaşayarak kitaplaştırdığı gözlemlerinden birinde, hava trafik personelinin (çocuklarıyla ilgilenen ebeveynler gibi) sorumlu oldukları her bir uçak emniyetle yere inene kadar rahat edemediklerini yazmıştı (2).

Hava trafik kontrolörlerinin doğrudan veya dolaylı biçimde rolü olan en bilinen kazalar; 1977 yılındaki Tenerife faciası (583 ölü), 1986 Cerritos çarpışması (81 kayıp), 1991 Los Angeles kazası (21 ölü) ve 2002 Überlingen çarpışmasıdır (71 ölü). 1996-2004 yılları arasını kapsayan bir veritabanı analizinde, 8.887 operasyonel hata değerlendirilmiş; hataların çoğunun kontrolörün pozisyon sorumluluğunu aldığı ilk 20 dakika içinde arttığı (%32) görülmüştür. Gene de HTK operasyonel hata oranları sanıldığından çok azdır: 2003 yılındaki 100 bin uçuşta 0,78 bulunmuştur (3).

Öykü-2: ABD’de 26 Haziran 2008 günü Detroit’in Ypsilanti Havaalanına gitmekte olan Kalitta Air’in Learjet uçağının pilotları 32 bin ft irtifada Cleveland Hava Trafik Kontrolörüne emergency deklare ederek yönlendirme istediler. İkinci pilot bayılmıştı; kaptan pilot ise sarhoşvari ve yavaş konuşmakta, uçağı otopilottan çıkarıp düzeltici kumandaları verememekte idi. Herşeyin yolunda olduğunu (Okey, Okey) söylemekteydi. Kontrolörler, kaptanın farkındalığını yitirdiği için zihin bulanıklığı ve umursamaz tarzda her şeyin yolunda olduğunu söylemesinden ve basınç kaybı ikaz seslerinden şüphelenerek pilotların hipokside olduğunu anladılar ve pilotla sürekli konuşup yönlendirerek uçağa irtifa kaybettirdiler. 11 bin ft’e geldiğinde pilotun bilinci açıldı, konuşması normalleşti, farkındalığını geri kazandı ve uçağı güvenli bir şekilde Cleveland’a indirdi. Kontrolörler Jay McCombs ve Stephanie Bevins, bu olası kazayı önlemekteki uyanıklık ve destekleri nedeniyle Archie League Emniyet Madalyası ile ödüllendirildi.

HTK’lerin stresleri

Bir yazıda kontrolörlerin stres düzeyleri hastane yoğun bakım personelinin yaşadıklarıyla eş tutulmuş; her iki grubun da kritik, komplike ve özel yetenek gerektiren meşguliyetleri olduğu bildirilmiştir. Tıbbi nedenlerle görevlerinden ayırılan HTK’lerinin yarısının psikiyatrik vakalar olduğu da rapor edilmiştir (4). Arhur Hailey’in ‘Havaalanı’ romanında; havadaki yüzlerce uçağın idaresinin, bir satranç oyununu veya ‘cehennemî baleyi’ yönetmek kadar zor olduğuna, ‘çarşafa dolaşma’ endişeleri yarattığına, büyük bir dikkat ve uyanıklık gerektirdiğine dikkat çekilmektedir. Romanda, bir kazadan kendilerini sorumlu tutan iki kontrolörden birinin akıl hastanesine yatarak tedavi görmesi, diğerinin intihar plânı yapması, kurgusal da olsa gerçek bir durumu yansıtmaktadır (5).

Bilgi notu: Bu yazıda ‘Hava Trafik Kontrolörleri’ olarak geçen operatörler için kısa bir not aktaralım. Çoğu insanın sadece kuledeki çalışanlarla sınırlı sandığı HTK’leri, aslında birbirleriyle eşgüdüm halinde görev yapan 3 alt gruptur:            

  1. 20 milden uzak ve 20 bin feet’ten yüksekteki uçaklarla ilgilenen seyir (En Route) operatörleri,
  2. 20 mil çapında bir daire içinde ve yerden 4.500-24.000 feet irtifadaki uçuşlara yaklaşma (Approach) desteği sağlayan operatörler,
  3. Gözle görülebilir (3-5 mil mesafe, 4.500 feet irtifa altı) alanda uçan hava araçlarının kontrolünü sağlayan kule operatörleri…

Hava trafik kontrolörlerinin sağlık muayeneleri

Bu kadar stresli bir görev yapmalarına ve psikolojik / bilişsel bozukluklarının kaza oluşumunu arttırma olasılığına karşın, HTK sağlık muayeneleri halen sıradan Devlet Hastanelerinde ve konuyla ilgisi olmayan hekimler eliyle yapılmaktadır. (Pilotların muayeneleri de 2004 yılına kadar aynı durumdaydı.) Bu hastanelerin hekimleri zaman zaman HTK muayene kriterlerinin neler olduğunu bilmediklerini, yanlış rapor düzenleme kaygısı içinde olduklarını itiraf etmektedirler. HTK muayene kriterlerinin ulusal bir talimata (SHT-MED) girmemesi hayret vericidir ve kaos yaratmaktadır. Ortada sadece uluslararası yönergelere atıfta bulunularak dolaylı biçimde yapılmış bir tavsiye vardır: “Havacılık Muayeneleri, Sağlık Sertifika ve Sağlık Muayene Rapor İşlemleri, UOD -2017/8 genelgesinin 7 (5) maddesinde; “Hava trafik kontrolörleri ve adayları ICAO Ek 1 kapsamında Sınıf 3 havacılık muayenesinden geçerler; ICAO Ek-1 Bölüm 6 ve ICAO Doc. 8984 Sınıf 3 sağlık gereklilikleri uygulanır” denilmektedir.

Bu referansların dibacelerinde, uçuş ve yer ekiplerinin sağlık muayenelerinin 120 saat havacılık tıbbı eğitimi olan Uçuş Tabiplerince ve ulusal sivil havacılık otoritesinin yetkilendirdiği Havacılık Tıp Merkezlerinde (AeMC) yapılması gerektiği kuralı vardır. Ülkemizde halen AeMC’si de uçuş tabipleri de olmayan Devlet Hastanelerimizde HTK muayenelerinin yapılıyor olması, ya ihmal ya da hatadır. Aşağıda, içinde çözüm önerilerini de barındıran bir durum tespiti yapılmış ve maddeler halinde sunulmuştur:

  1. Geçmişte (JAA öncesi zamanlarda), Havacılık Tıp Merkezlerinin ve yetkili uçuş tabiplerinin bulunmadığı hastanelerde yapılan pilot muayeneleri ne kadar yanlış kararlar üretmeye elverişli idiyse, bugünkü hava trafik kontrolörü muayenelerinin eski usulde yapılıyor olması da aynı zafiyetleri taşımaktadır. Bu hastanelere kabaca “ICAO Ek-1 Sınıf-3 uyumlu” sağlık raporu verilmesi talebiyle gönderilen kontrolör ve adaylara yapılan muayeneler, amacın neresindedir? ICAO ve Avrupa Birliği (EASA) mevzuatına ne kadar uyumludur? Uçuş tabipleri “kâğıt üzerinde tamamlanmış bir prosedüre” razı değildir. Akılcı yol da, EASA’ya uygun olan da, bu personelin hem ilk muayenelerinin hem de periyodik sağlık kontrollerinin yetkili AeMC’lerde yapılmasıdır. 
  2. Hava seyrüsefer hizmet ve eğitim sağlayıcı kuruluşlarda işe alım ve eğitim aşamasında uygulanan değerlendirmelerin hekim olmayan kişilerce yapılıyor olması da yanlıştır. Bu usul ile, ileride gelişme potansiyeli olan tıbbi ve psikolojik sorunlar önceden yordanamaz. Bu şekilde işe alınan hava trafik kontrolör adaylarının sonraki muayenelerinde ‘elverişsizlik’ durumlarının tespiti halinde, hem kendileri hem de hava seyrüsefer işletme ve okulları maddi ve manevi yönden sıkıntılar yaşayacaktır. Ayrıca, kişi ve kurumların karşılaşacakları mağduriyetlerden daha da önemli olan husus, tespit edilmemiş sağlık sorunlarının uçuş emniyeti riski yaratabilme olasılığıdır. Bu nedenle, hava trafik kontrolörü adaylarının ilk sağlık muayenelerinin AeMC’lerde yapılması gerekmektedir.
  3. Gerçekçi olmak gerekirse, AeMC niteliği taşımayan ve uçuş tabiplerinin görev almadığı hastanelerde yapılan rutin muayeneler, bir işe giriş raporu veya sürücü muayenesi gibidir. Havacılık streslerine hiçbir aşinalığı olmayan hekimlerin hava trafik kontrolör veya adaylarını değerlendirmeleri (uçuş emniyeti bağlamında) eksikli ve yanlıştır. SHGM tarafından yetkilendirilmiş Havacılık Tıp Merkezlerindeki muayenenin rasyoneli budur.
  4. SHGM’nin denetleme yetkisi olmayan kuruluşlarda yapılan önceki muayene kayıtları ve içeriği görülemediği için, sonraki muayenelerde eksik değerlendirme yapılması ve hatalı kararlar verilmesi olasılığı da vardır. Bir tıbbi değerlendirme, önceki muayene ve laboratuvar bulguları ile uzman hekim tanıları görülürse daha tutarlı sonuçlara varabilir. Böylece hem itiraz-kontrol muayenesi yapan AeMC’lerin işi kolaylaşır, hem de SHGM’de yapılacak olan nihai değerlendirmede adil bir karar verilmesi mümkün olabilir.
  5. SHGM tarafından yayınlanan Havacılık Personelinin Alkol ve Psikoaktif Madde Kontrollerine İlişkin Talimat (SHT-APAM) hava trafik kontrolörlerini de kapsamaktadır. Bu talimata göre kontrolörlerin, işletmenin belirleyeceği denetçi personel tarafından rastlantısal alkol ve psikoaktif madde taramasına tabi tutulmasını ve gerektiğinde AeMC’lere sevk edilmesini kurala bağlanmış durumdadır. Alkol, ilaç ve madde kullanımının suistimali gibi hassas bir konuda sorumluluğu sadece AeMC’lere bırakmamak adına, EASA’nın 2020 yılından itibaren pilotlar için başlatacağı Akran Destek Programının (Peer Support) benzerinin HTK grubu için de plânlanmasının uygun olacağını değerlendirmekteyiz. 

Sonsöz

Hava trafik kontrolörü meslek grubunun uçuş emniyetindeki önemli rolü göz önüne alındığında, mesleğe giriş sürecinde ve sonraki periyodlarda tabi tutuldukları sağlık kontrollerinin havacılık tıbbı alanında uzman hekim ve kurumlar eliyle yapılması gerekmektedir. Bu konudaki mevcut boşluğun giderilmesi, ICAO ve EASA uyumu açısından de bir zorunluluk durumundadır.

Kaynaklar

1. Castle, G. Human factors in air traffic control. Aviaton and Space Med. Proceedings of XVII. International Congress on Aviation and Space Medicine, Oslo 1968. Hannisdahl B, Sem-Jacobsen CW. (Eds). pp. 362-66.

2. Alain de Botton. Havaalanında Bir Hafta. Çeviri: Tülin Er. Sel Yay, 1. Baskı. İstanbul, 2009. s. 83-84. 

3. Schroeder D, Bailey LL, et al. Temporal factors in air traffic control operational errors. 77th Annual ASMA Scientific Meeting (2006) Abs.# 116.

4. Köknel Ö. Zorlanan İnsan.  Altın Kitaplar, İstanbul. 1987. s. 332.

5. Hailey A. Havaalanı. Çeviri: Aydil Balta. 3. Baskı, E Yayınları 1972, İstanbul. s. 163-186,288.

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Cosgun
 31 Mayıs 2020 Pazar 18:50
Geçmişinde epilepsi tedavisi görmüş kişiler hava trafik kontrolörü olmak için yapılan tetkiklerden geçebilir mi yada bu kişiler hava trafik kontrolörü olabilirler mi? Bu konuda bilgisi olan var mı?
 Meliha
 28 Ocak 2020 Salı 12:03
Göz bozukluğu engel mi acaba
 Muzaffer Çetingüç
 16 Eylül 2019 Pazartesi 22:34
ATC tıbbi sorunlarının kişisel bazda önemi tartışılamaz. Bunlar işbaşında inkapasitasyon yaratabilir. Görev performansı açısından bilişsel işlevleri ve psikolojiyi bozan unsurlar (yorgunluk, uykululuk, vardiya, stres, dikkat dağıtıcı etkenler, vs) uçuş emniyeti yönünden büyük önem taşır. 4-6 Ekim tarihlerinde İzmir'de yapılacak olan 5. Ulusal Havacılık ve Uzay Tıbbı Kongresinde bu konu da gündeme alınacaktır. Bilgilerinize.
 Atcoacc
 5 Eylül 2019 Perşembe 11:14
Öncelikle hava trafik kontrolörlerini herhangi bir yönüyle ele alan bir yazi gördüğümde memnun olduğumu belirtmek isterim. Bu mesleği yaklasik 15 yildir icra ediyorum. Deginmis oldugunuz 'saglik kurulu raporlari' nin ehemmiyeti yadsinamaz. Ancak bir bütünlük olusmasi bakimindan, meslekte uzun yillar gorev icra etmenin yol actigi meslek hastaliklarinin, uykusuz ve yorucu gece nobetlerinin yol actigi devasa sorunlarin, stress ortaminin yol actigi bozukluklarin da ele alinmasi bence bir zorunluluk. Zira saglik konusu her yönüyle (rapor, degerlendirme, hastaliklar..) degerlendirlmeli. Tekrar teşekkür eder, saygilar sunarim
 Muzaffer Çetingüç
 26 Ağustos 2019 Pazartesi 23:28
Bu sorunun yanıtını bilmediğim için, bilgisi olan arkadaşlara havale ediyorum.
 Soru
 25 Ağustos 2019 Pazar 15:11
Hava kuvvetlerinden emekli olmuş radar sınıfındaki subaylar geçiş eğitimi ile niçin ATC lerde görev yapamıyorlar. Kaynak israfı olarak görüyorum. Ömürleri skop basında geçen bu insanlar 65 yaşına kadar rahatlıkla bu işi çok daha profesyonel şekilde yapabilirler ve sivil havacılığımiza katkıda bulunabilirler.
 A. Sacit Kılınçer
 22 Ağustos 2019 Perşembe 14:56
Sevgili Muzaffer hocam, Gerçekten hem askeri hem sivil Hava Trafik kontrolörlerinin yaptığı görev uçuş emniyeti açısından çok önemli, onlar görünmez kahramanlar. Özellikle çok stresli bir ortamda çalıştıkları için psikolojik durumlarının çok iyi gözlenmesi ve kontrol edilmesi gerekir. Umarım Sivil havacılık bu yazını dikkate alır ve Hava Trafik kontrolörlerininde Pilotlar gibi Uçuş hekimleri tarafından periyodik muyenelerinin yapılması sağlanır. Uçuş hekimliğinin önemi gün geçtikçe daha çok anlaşılacaktır umarım. Çok önemli bir konuyu gündeme getirmişsin eline diline sağlık. Havacılık tababetine çok büyük katkılarından dolayı seni kutlarım.
 Emniyet
 21 Ağustos 2019 Çarşamba 11:34
Havacılık, her alanda chek-list ile kontrol edilen bir alandır. Havacılık sağlığı alanında oluşacak zaafiyet faciaya yol açabilecek sonuçlar doğurabilir. Mutlaka bir düzenleme gerekiyor.
 M.K
 21 Ağustos 2019 Çarşamba 07:28
Sevgili dostum,yine çok önemli bir konuyu,ele alıp herkesin anlayabileceği açık bir şekilde ortaya koymuş ve çözümleri de sunmuşsunuz. Umarım yetkililer de yazınızı okur ve gerekli dersleri alırlar ve uçuş emniyetini direk ilgilendiren bu konuda öncülük yaparak kazaların meydana gelmesinin engellenmesi sağlanabilir. Emeklerinize sağlık. Sağ olun, var olun iyi ki varsınız. En derin selamlarımla.
 ATCO
 20 Ağustos 2019 Salı 18:00
Sağlık olarak aktif ATCO olamayacak arkadaşların rehabilite edilmeleri veya sistem dışına çıkarılmaları iyi olacaktır. Teşekkürler
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Airkule