MENÜ
İstanbul 17/22
Airkule
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
GÖKYÜZÜNDEKİ YOLCULAR-3
Osman Gazi Baykal
YAZARLAR
6 Ağustos 2018 Pazartesi

GÖKYÜZÜNDEKİ YOLCULAR-3

6/KABİN GÖREVLİLERİ:

 “Benden sor sırrını mesafelerin”

                                        Ahmet Hamdi Tanpınar

Toplumuzda ve dolayısıyla uçak yolcularının çok büyük bölümünde kabin görevlilerinin varlıkları ve görevleri yanlış anlaşılmaktadır. Tehlikeli durumlarda yolcuların güvenliğini sağlamak için gerekli-yeterli önlemleri almak ve uçağın bazı bölümlerinin emniyetlerini kontrol etmek onların asli görevleridir. Ardından uçuş operasyonu için kabindeki görevleri gelir: Uçağa binişte yolcuların yerlerini bulması, el bagajlarının güvenli yerleştirilmesidir. Uçuş boyunca gergin olan yolcuların rahatlatılması için ikram malzemelerinin servis edilerek (ucuzcu low-cost havayolları hariç) dikkatlerinin başka yöne çekilerek oyalanmaları ve rahatlamaları sağlarlar. Toplumumuzdaki algı ise -kabin görevlilerinin esas işi- maalesef yolculara servis önceliği olarak kabullenilmektedir. Onların, uçak içerisinde yolculara içecek ve yiyecek servisi yapıp, çöplerini toplama işi, görevlerinin arasında en sonuncusudur. Ancak görev öncelik sıralamasında kapitalizm, patronların isteklerinde değişiklik yapmıştır! Bunda patron ve yöneticilerinin her zaman yüksek kâr beklentilerinin rolü büyüktür. Ne ki Amerika ve çağa uyumlu Avrupa ve Pasifik havayollarının büyük bölümünde durum böyle değildir: Öncelik uçuş ve yolcu emniyetidir. Ancak kamuoyumuzda bu konudaki yanlış algıyı düzeltecek yayınların azlığı -neredeyse hiçliği- toplumumuzda “bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olma” düsturuyla beraber başını almış, gitmektedir. Gelecekte neler olur pek bilinemez…

1922 yılında İngiliz British Daimler Airways şirketinde her şeyi yapan -yolcuların check-in işlemleri, posta ve bagajların tartılması, uçuşta yolculara hafif yemek ikramları vb.- erkek görevli “Cabin Boys” uygulamasını başlatmıştı. Hostesler ilk kez 1930 yılında Amerika’da United Airlines Havayolunda (o günlerde şirketin ismi Boeing Air Transport idi) göreve başladılar. Avrupa’da ise ilk kez 1931 yılında Air France Havayolunda istihdam edildiler. Türkiye’de 1946 (Bazı kaynaklarda 1948 olarak geçmektedir.) yılında Devlet Hava Yolları’nda Havacı Kadın Kamarot unvanıyla göreve başlamışlardı. Hosteslerin başlangıçtaki ortak özelliği ise hemşire kökenli olmalarıydı.

Yapılan araştırmalar kalkış öncesi kabin görevlilerinin veya otomatik gösterimli uçuş emniyeti açıklamalarını (demo) izleyen yolcu sayısının azaldığını belirtmektedir. Ancak bilgilendirmeyi takip eden yolcuların olası tehlike/kaza anında kurtuluş şanslarının yüzde 50 arttığı aynı araştırmalarla kesinleşmiştir.

Yazar Ahmet Hamdi Tanpınar özellikle hosteslerin üniformayla daha farklı boyuta girdiğinden bahseder: Bütün davranışlarında biraz teatral bir hava bulunmasına rağmen, yolculuğun bu tarafını benimsediğini belirtir… Günümüzde kabin görevlileriyle karşılıklı konuşmalar birkaç hecelik cümlelerle sınırlıdır: Soru-cevap, evet veya hayır. Belki de bir teşekkür! Büyük kent (metropol) anonim yaşantısının bu en uç halini, davranış bilimciler de vurgulamaktadırlar.

7/UÇAK İÇİ İKRAM:

“Uçak yolculuğunda kullanılan çatallar, yalnızca toplar gibi yaptıkları bezelyeleri düşürme amacıyla tasarlanmıştır.”

Umberto Eco

Başlangıçtan beri yolcuların biyolojik ihtiyaçlarından ziyade, ilgilerinin farklı yönlere çekilmesiyle korku, panik vb. olumsuz faktörlerinin azaltılması amacıyla uçuş esnasında içecek ve yiyecek servisi yapılmaktadır.

Ancak koltuklar ile sıra aralarının darlığı (first ve business sınıflar hariç!), yemek tepsisinin minimalist düzeni ile küçük peçetelerle giysilerin lekelenme olasılığına karşı çok fazla önlem alma ya da uçuşta yemek yeme becerileri kazanma zorunluluğu vardır. Araya türbülans veya istenilmeyen vücut temasları da girince lekeli/sıcak kazalar kaçınılmazdır. Yemeklerin sunumunda küçük bir tepsinin içine keskin hesaplarla sıkıştırılmış yiyecekler, ergonometri biliminin en son ulaştığı zirvelerdendir. Elbette yeme eylemi süresince fizik biliminin hassas denge ilişkilerini yolcuların gözetmeleri, aksi halde meşum kazaların kaçınılmaz olduğu sabittir.

Ana yemeğin garnitüründe bulunan bezelyelerin (bazen soslu) hareket yetenekleri mekanik ve kinetik biliminin öngörülerini aşabilir. Yolcuların hareketli yiyeceklere karşı görgü kurallarına uyarak verdikleri savaşım cansiperanedir. Ne çare ki hareketli yiyecekler tabağı terk edip kaza çıkarma konusunda çok yeteneklidirler…

İnatçılıkları farklı olan bir de ekmekler vardır. Elinize aldığınızda incecik toz bulutuna geliveren ekmeklerin en büyük özelliği, koltuktan kalktığınızda hepsinin minder üzerine veya poponuza yapışmış olduğu sabittir. Bazen kırıntılar, her iki yerde dengeli dağılım gösterebilir.

Uçaktaki bardaklar genellikle kısa ve geniş oldukları için fizik kurallarına uyan, tüm sıvıların bir şekilde bardağın dışına dökülmesi güzel bir bilimsel deneydir… Elbette kahve/çay servisinde ısının dışarıya yansıması gibi termodinamik bilgilerinizin tazelenmesi de ayrıdır. Genellikle sıcak sıvı ikramların sunumundaki talihsiz hedef sapmaları sonucu alacağınız özür, Esperanto dilinin en ilginç örneklerindendir.

Yazar Ursula K. Leguin’e göre kurumuş bir şeylerin parçacıklarından oluşan uçak yemekleri berbattır. Yemeklerin tadı çok yolculuk yapanlar için oldukça sentetik geldiği birçok kez değişik platformlarda dile getirilmiştir. Ayrıca bir üzüm/zeytin tanesinin eksik sunulmasıyla havayolunu kâra geçiren dehşetengiz yönetici(ler)nin başarı öykülerinin havayolu işletme fakültelerinde ders olarak okutulması kapitalizmin en karanlık noktalarındandır.

Uçakta sunulan yemeklerin nasıl yapıldığı ayrı bir konudur. Havayolu şirketleri ile gidiş noktalarına göre değişen menüler için zamana karşı yemeklerin hazırlanması farklı mutfak organizasyonlarını gerektirir. Hazırlanan yemeklerin pişirilmesi, şokla dondurulması, depolanması ve uçağa yüklenmesi deneyimler ve alt yapı gerektiren bir işkoludur. Elbette hijyen ve kontrol işlemleri de ön planda tutulan ayrı özelliktir. Eskiden D.H.Y, yolcularına kutular içinde kumanya olarak yemek vermişti. Şimdilerde bazı kısa hatlarda daha gelişmiş kumanya paketi uygulamaları devam etmektedir. Neyse ki günümüzde artan sayıda ucuzcu (Low-cost) havayolları, yolcularını yukarıda anlatılan sıkıntılardan kurtarmaktadırlar. Ücretlerini ödeyerek uçuşta bir şeyler yiyip içmek sadece yolcuların tercihine kalmaktadır.

Devam edecek...

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Zehra
 8 Ağustos 2018 Çarşamba 15:29
Az bile yazılmış, kabin görevlilerinin yükü, angaryası çooook fazla.
 Steward
 7 Ağustos 2018 Salı 16:09
İncelikli yazınız mükemmel, teşekkürler.
 Muzaffer Çetingüç
 7 Ağustos 2018 Salı 13:09
Sayın Baykal, bu yazınızda mizah dilini de iyi kullandığınız anlaşılıyor, hem bilgilendirme hem de ironi... Uçak yemeklerinin tatsızlığına karşın sizin yazınız lezzetli olmuş :))
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Airkule