MENÜ
İstanbul 15/22
Airkule
PAYLAŞ 
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
Facebook'ta Paylaş
ABD HAVA KUVVETLERİNİN NÜKLEER BOMBA KAZALARI
Osman Gazi Baykal
YAZARLAR
22 Şubat 2021 Pazartesi

ABD HAVA KUVVETLERİNİN NÜKLEER BOMBA KAZALARI

II. Dünya savaşından sonra Amerika, nükleer silahlanmada çok büyük çabalar sarf etmişti. Soğuk savaş döneminde Sovyetler Birliğiyle birlikte nükleer silah yarışı atağa kalkmıştı. Bu yarış S.A.L.T (Strategic Arms Limitation Talks) görüşmeleriyle biraz frenlenmiş ama hala durmamıştır.

Yazıda ABD Hava Kuvvetlerinde meydana gelen nükleer bomba kazalarından sadece kamuoyunun haberdar olabildiklerini gözden geçiyoruz. Ayrıca kıtalararası balistik füzeler, deniz kuvvetleri, nükleer santral ile nükleer laboratuvarkazaları ve elbette Rusya’dakiler ile diğer ülkelerdeki kazalar yazıda yer almamaktadır. Bu haliyle bile durumun vahameti çok çarpıcı olup buzdağının görünen küçük kısmı olması bir yana, yetkili makamların uyguladıkları sansür ve gizlilik maskesi dehşet vericidir.

                                                                     ******

*13 Şubat 1950: Amerikan hava kuvvetlerine ait B-36 tipi uzun menzilli, stratejik bombardıman uçağı, planlı 24 saatlik nükleer saldırı eğitim görevi için Teksas’taki Fort Worth üssünden havalandı. Uçakta biri bombanın özel sorumlusu olmak üzere 17 ekip üyesi ve bir adet Mark-4 tipi nükleer bomba vardı. Görevi gereği uçak önce Alaska’daki Eielson üssüne indi. Havanın çok soğuk olması (-40°C) nedeniyle motorlar durdurulmadan ekip değişimi ve yakıt ikmali yapıldı. B-36 uçağı kalkışını tamamladıktan sonra 40.000’ (≈12.192m) e tırmanışa başladı. Rotası Kuzey Amerika’nın Pasifik sahili boyunca güneye doğru San Francisco idi. Tırmanışta olumsuz hava koşulları içinde kalan uçağın kanat ve pervanelerinde buzlanma başladı. Daha sonra altı motorundan üçü buzlanınca güç kaybetmeye başladı. Takiben 1 nolu motor alev alıp yanmaya başlayınca durduruldu. Birkaç dakika sonra 2 nolu motorda yangın başlatınca o da durduruldu. 3 nolu motorda güç kaybı başlayınca rölanti devirde çalıştırıldı. Artık sağ kanattaki üç motora kalan uçak irtifa kaybederek uçuşunu sürdürürken 5 nolu motorda da yangın başlayınca bombanın Pasifik okyanusuna atıldıktan sonra uçağın terk edilmesine karar verildi.

Mark-4 bombasında plütonyum “Çukuru” kurulmamıştı, bu yüzden nükleer patlama mümkün değildi. Bombadaki konvansiyonel patlayıcılar bir kaza veya istenmeyen durumlar için önceden belirlenmiş bir yükseklikte patlayarak bombayı ve bileşenlerini imha ederdi. Bu bombanın tamamen kurtarılıp başkasının eline geçmesini önlemek için alınmış bir güvenlik önlemiydi…

Bomba, Kanada’nın kuzeybatı kıyısı açıklarındaki Princess Royal adası civarında ve uçak 9.000’ (≈2.743m) yükseklikteyken serbest bırakıldı. Otomatik bomba imha ayarı 1.400’ (≈427m) yüksekliğe ayarlıydı; uçuş ekibi sonraki ifadelerinde büyük bir patlama gördüklerini bildirmişlerdi. Bombanın patlamasını takiben uçuş ekibi uçağı paraşütle etmişti.

Ekipten oniki kişi kurtulurken kayıp beşinin suya indikten sonra zorlu çevre koşullarında kurtarılıncaya kadar hayatta kalmayı başaramadıkları varsayılmıştı. Zira meteorolojik koşulların zorluğu nedeniyle son kurtulan kişiye ancak üç gün sonra ulaşılmıştı. B-36 nın Pasifik Okyanusuna düştüğü yetkili makamlarca kabul edilmesine karşın, 20Ağustos 1953 tarihinde Kanada Hava Kuvvetlerinin bir uçağı, British Columbia eyaletindeki Kispiox ve Skeena nehirlerinin kesiştiği yere yakın bir dağda B-36'nın enkazını keşfetti. Uçak kendi kendine epeyce yol kat etmişti. Amerikan yetkilileri uçağa ulaşmak için birkaç teşebbüste bulunduysa da 1954 Ağustosuna kadar başarılı olamadı. Enkaza ulaşan ekipler gizli-hassas ekipmanları aldıktan sonra uçağın tamamı patlayıcılarla imha edildi.

Mark-4 tipi nükleer bomba (II.Dünya savaşında Nagazaki’ye atılan bombanın benzeri- Fat Boy)

*11 Nisan 1950: New Mexico eyaletindeki Kirtland hava üssünden kalkan B-29 tipi bombardıman uçağı 13 ekip, bir nükleer bomba, dört yedek detonatör (fünye) taşıyordu. Uçak daha sonra Manzona üssünün yakınlarındaki bir dağa, bilinmeyen neden(ler)le çarpmıştı. Bombanın koruyucu zırhı çarpma etkisiyle hasarlanmış, onun yüksek dereceli patlayıcısı yakıt sızıntısıyla birleşince çok şiddetli bir infilak olmuştu: Patlama 24km uzaklıktan görülmüştü… Savunma bakanlığının açıklamasına göre enkazdan dört detonatör ve nükleer bomba kurtarılmış ve herhangi nükleer patlama olmamıştı! Ekibin tamamının öldüğü kazada nükleer bombanın patlatıcısı ayrı taşınırken, yetkililer radyoaktif sızıntı, kirlenme hakkında hiçbir açıklama yapmamışlardı.

*13 Temmuz 1950: Ohio eyaletindeki Biggs hava üssünde B-50 tipi bombardıman uçağı eğitim uçuşunda yere çakılmıştı. Kaza sonucu uçak infilak etmişti Bir yetkilinin ifadesine göre uçakta bulunan bir nükleer bomba herhangi nükleer patlamaya neden olmamıştı. Ancak radyoaktif kirlenme ve bombanın akıbeti hakkında hiçbir bilgi aktarılmamıştı.

*5 Ağustos 1950: Kaliforniya’daki Fairfield hava üssünden kalkış yapan B-29 tipi bombardıman uçağında iniş takımlarını alamama, iki motorda pervane arızası meydana gelmişti. Bu durumda uçak komutanı üsse acil geri dönüş planlamıştı. Ancak son yaklaşmada uçakta yangın çıkmış, uçakta bulunan Mark-4 tipi nükleer bombanın yüksek dereceli patlayıcısı yangından etkilenerek infilak etmişti. Uçak ekibi ve yer kurtarma personelinden toplam 19 kişi ölmüştü. Yetkililer kazada herhangi nükleer patlama olmadığını söylerken radyoaktif kirlenmeden bahsetmemişlerdi.

*10 Kasım 1950: Amerikan ordusu tarafından Kanada’da gizlice konuşlandırılan birkaç Mark-4 tipi nükleer bombalardan biri Amerika’ya geri taşınıyordu. B-50 tipi bombardıman uçağıyla yapılan bu taşımada motor arızaları nedeniyle bomba rotada, 10.500’ (≈3.200m) yükseklikten atılmıştı. Bomba 2.500’ (≈760m) yükseklikte patlayacak şekilde ekipçe ayarlanmıştı. Bomba, Kanada’nın St. Lawrence nehrinin üzerine düşmüştü. Patlama çevre sakinlerini dehşete düşürürken bombanın yapısındaki 45kg uranyum (U-238) çevreye dağılmıştı. Plütonyum çekirdeğinin bombanın içindeki yerinde olmaması sayesinde nükleer patlamanın olmadığını belirten Amerikalı yetkililer radyoaktif kirlilikten hiç bahsetmemişlerdi.

*10 Mart 1956: B-47 Stratojet tipi bombardıman uçağı, Florida’daki MacDill üssünden iki nükleer bombayla havalanmıştı. Varış noktası gizli olan uçağın non-stop uçuşu, Akdeniz üzerindeki kötü hava koşullarında bulutlar arasında sona ermişti. Uçak, bombalar, çekirdek ve fünyeler hiçbir zaman bulunamadı…

*27 Temmuz 1956: Amerikan Hava Kuvvetlerinin 307. Bombardıman filosuna ait bir B-47 uçağı İngiltere’nin Kraliyet Hava Kuvvetlerine ait Lakenheath meydanında yerde kazaya uğramış ve ekibin tamamı ölmüştü. Kazada etrafa saçılan uçak yakıtı “iglo” denilen nükleer bomba koruganının üstüne yayılarak infilak etmişti. Koruganda bulunan üç adet Mark-6 tipi nükleer bombanın radyoaktif bölünüp-parçalanabilir fünyeleri olmamasına rağmen her birinde 8.000pound (≈3.628kg) klasik yüksek dereceli patlayıcı malzeme bulunmaktaydı. Neyse ki çarpma ve yangın, patlayıcıları tutuşturmadan alevler çok zorlu çabalarla söndürülmüştü. İngiliz uzmanlara göre patlama olmamış ama radyoaktif materyal çevreye saçılarak kirlilik yaratmıştı.

Mark-15 tipi nükleer bomba

*22 Mayıs 1957: B-36 tipi bombardıman uçağı, taşıdığı Mark-17 tipi nükleer bombayı New Mexico eyaletindeki Kirtland hava üssüne inişe 4.5mil kala kazayla (!?) düşürmüştü. Bombada başlık olarak konvansiyonel (klasik) tip patlatıcı yüklü olduğundan bomba kurulamamış ve nükleer patlama olmamıştı. Ancak bomba hasarlandığı için yüksek patlayıcı malzemesinin patlatılmasıyla tamamen yok edilmişti! Patlama sonucu açılan kraterde radyoaktif kirlilik olmuştu.

*28 Temmuz 1957: Amerikan Hava Kuvvetlerinin C-154 Globemaster tipi kargo uçağı üç tane nükleer bomba taşıyordu. Havada elektrik arızası meydana gelince ekip kendi güvenlikleri için iki bombayı denize bırakmışlardı. Bombalar hiçbir zaman bulunamazken, kalkış, olay ve iniş yerleri de sır olarak kalmıştı.

*11 Ekim 1957: Florida’daki Homestead hava üssünden bir nükleer bombayla kalkış yapan B-47 tipi uçağının tekerleği patlamıştı. Parçalanan jant ve tekerlek, hasarlar meydana getirince kontrolden çıkan uçak yere çakılmıştı. Kaza sonrası çıkan yangında ekip ve bomba yanmıştı. Yetkililer nükleer patlamanın olmadığını belirtirken, çevredeki radyoaktif kirliliğini siviller, sonradan tespit etmişti.

*4-5 Eylül 1958: Gece iki B-47 Stratojet tipi uçak Florida MacDill üssünden benzetilmiş nükleer bombardıman görevi için havalandılar. Her iki uçakta üç kişilik ekip ve birer adet Mark-15 termonükleer bomba yükü vardı. Bombalar 3.448kg ağırlığında 1.69 megaton tahrip gücünde olup, Los Alamos laboratuvarında üretilmişti. Görev tamamlanınca üslerine geri döneceklerdi.

Aynı gece South Carolina National Guard kuvvetlerine ait alarm nöbetindeki iki F-86L tipi avcı uçağına eğitim amaçlı acil kalkış emri verilmişti. Kısa zamanda havalanan avcı uçakları 35.000’ (≈10.668m) de uçan B-47 leri önleyeceklerdi. Bir mil takip aralığıyla uçan ikinci B-47 uçağını ne yer radarı, ne de avcı uçaklarının radarları tespit edebilmişti. Avcı uçaklarından biri, takipte uçan ikinci B-47 uçağı ile havada çarpıştı. Her iki kanadını kaybeden F-86 uçağının pilotu sandalyesini ateşleyerek paraşütle atladı. Ancak yüksek irtifada uzun süre kalan pilot (22dakika) aşırı soğuk nedeniyle termal şoka girip, elleri donmuş bir şekilde yere inebilmişti.

Kazaya uğrayan B-47 uçağının sağ kanadı ve arka gövdesi ağır hasara uğramış, 6 nolu dış motoru yerinden çıkarak 45° lik açıyla asılı kalmıştı. Sağ kanat ve ailerondaki hasarlarla birlikte uçağın kontrol problemleri artınca uçak komutanı en yakın ve uygun meydan olan Georgia eyaletinin Savannah kentindeki Hunter üssüne inişi planladı. Ancak meydanın ana pistinin bakımda olması inişte kaza-kırım olasılığını arttırmaktaydı.

B-47 güvenlik nedeniyle 7.200’ (≈2.195m) yükseklikte bombasını bıraktı. Tybee adasının 15m açığına denize düşen bombada herhangi bir patlama olmadı. Ne ki Mark-15 bombası günümüze kadar hala bulunamadı! Bu yüzden “Asla bulunamayan” (Irretrievably Lost)  ismiyle anıldı. B-47 uçağı emniyetle inmesine rağmen ağır hasara uğradığı için bir daha uçamayacaktı.

*31 Ocak 1958: Bir nükleer bomba taşıyan B-47 uçağı, Fas’taki bir meydandan kalkış için pistte koştururken bir tekerleği patlayıp, jantı parçalanmıştı. Bu esnada kuyruğunu da piste vuran uçak kalkıştan vaz geçmişti. Aynı esnada kopan parça uçağın kanat yakıt deposunda yangına neden olmuştu. Uçak durunca yangın söndürülmüş, herhangi bir patlama olmazken radyoaktif kirlenme olmuştu.

*28 Şubat 1958: İngiltere’nin Newbury kentindeki Greenham hava üssünde konuşlu Amerikan 310. Bombardıman filosuna ait bir B-47 uçağında kalkıştan sonra arızalar baş gösterince her biri 1.700 galon (≈6.435lt) kapasitedeki dolu harici yakıt tanklarını uçaktan atmıştı. Ancak olay güvenli salma-atma bölgesinin dışında gerçekleşince yakıt tanklarından biri hangara, diğeri de yerde yakıt ikmali yapılan ve içinde ekibi bulunan başka bir B-47 nin arkasında yere çarpmıştı. Park yerinde, yakıt ikmali yapılan B-47 uçağında bir tane Mark-28 tipi nükleer bomba vardı. Yerde çıkan yangında alevler tarafından sarılan uçak, 16 saatlik hummalı bir çalışmayla söndürülmüştü. Kazada iki kişi ölürken, sekiz kişinin de yaralanmasına rağmen olay, Amerikan ve İngiliz yetkililer tarafından gizli tutulmuştu. 1985 yılında İngiliz hükümetinin yaptığı açıklamaya göre kaza, yerde taksi yapan bir uçağın park halindeki diğer uçağa çarpmasıyla olmuştu! Ayrıca kazada hiç yangın çıkmadığı da eklenen resmi açıklamada nükleer bombanın akıbeti, radyoaktif kirlilikten bahsedilmemişti. Ne ki olayı bizatihi yaşayan İngiliz vatandaşlarının açıklamaları gerçeği bir parça aydınlatmıştı.

B-47B Stratojet bombardıman uçağı

*11 Mart 1958: Dört adet B-47 tipi bombardıman uçağı, Georgia eyaletindeki Hunter hava üssünden kalktılar. Gizli görevlerine göre İngiltere’ye benzetilmiş taklidi nükleer bombardıman tatbikatını uygulayacaklardı. Uçaklarda birer adet Mark-6 tipi nükleer bomba vardı. Rotada bir uçaktaki bomba görevlisi aslında bombanın kilitleme konumunu kontrol ederken yanlışlıkla acil durum bomba salma kolunu ittirince bomba kilitten kurtulup önce bölme kapaklarının üzerine düştü. Ardından 3.477kg ağırlığındaki bomba, bölüm kapaklarını parçalayarak 15.000’ (≈4572m) yükseklikten serbest düşüşe başladı. Yüksek patlayıcı fünyesi yere çarptıktan sonra infilak etti. South Carolina’daki Florence’nin yakınlarındaki Mars Bluff’ta 21m genişlik, 9m derinliğinde krater açtı. Yakınlardaki bir ev yıkılırken çok sayıda insan yaralandı. Güvenlik nedeniyle bombanın fünyesi takılı olmadığı için nükleer patlamanın olmadığını açıklayan yetkililer radyoaktif kirlilikten bahsetmemişlerdi.

*4 Kasım 1958: Texas’taki Dyess hava üssünden bir nükleer bombayla kalkış yapan B-47 uçağında yerden kesildikten kısa bir süre sonra yangın çıktı. 1.500’ (≈460m) yükseklikten yere çakılan uçak, bombanın yüksek patlayıcının infilakı sonucu ekipten bir kişi ölürken üçü yaralı olarak kurtuldu. Patlama sonucu krater açılırken, yetkililer herhangi bir nükleer patlama olmadığını açıkladı.

*26 Kasım 1958: Louisiana’daki Chennault hava üssünde yerde bir nükleer bomba yüklü B-747 uçağında yangın çıktı. Uçak enkazı ve kaza yerinde, patlama sonucu radyoaktif kirlilik yaşandı. Yetkililer nükleer patlama olmadığını açıkladılar.

*18 Ocak 1959: Güney Kore’deki Osan hava üssünde nükleer bomba yüklü şekilde park etmiş F-100C tipi av-bombardıman uçağında, tatbikat alarmı esnasında harici yakıt tanklarının düşmesi sonucu yangın çıkmıştı. Yangın kısa sürede söndürülürken, nükleer patlama olmamasına rağmen olay gizli tutulmuştu. İlk kez 1980 yılında Amerikalı yetkililer tarafından açıklaması yapılmış, konum olarak Pasifik bölgesindeki bir üs olarak belirtilmişti. Ancak çok sonraları bir Kore gazetesi, kazanın Osan üssünde gerçekleştiğini ancak 2016 yılında açıklayabilmişti.

*6 Temmuz 1959: Louisiana’daki Barksdale hava üssünden C-124 tipi kargo uçağı iki nükleer bombayla yüklü olarak kalkmıştı. Ancak kalkıştan hemen sonra bilinmeyen neden(ler)le yere düşerek yanmıştı. Kazada yüksek patlayıcılı fünyeler ateşlenmediği herhangi bir patlama olmamıştı. Enkaz ve çevresinde radyoaktif kirlenme olmuştu.

*15 Ekim 1959: Amerikan Hava Kuvvetlerine ait B-52F Stratofortress tipi bombardıman uçağı iki nükleer bombayla uçarken havada yakıt ikmali için KC-135 tanker uçağıyla buluşmuştu. Ancak havada çarpışan uçaklar, Kentucky eyaletinin Hardinsburg yakınlarına düşmüşlerdi. Her iki uçakta bulunan toplam sekiz havacı ölürken bombalar biraz hasarlanmıştı. Herhangi bir nükleer patlamanın olmadığı kazada çevredeki radyoaktif kirlilik, yetkililerin yalanlamalarına rağmen gerçekleşmişti.

*24 Ocak 1961: North Carolina’daki Seymour Johnson üssünün 12nm (≈24km) kuzeyinden uçan bir B-52 bombardıman uçağı, kanatta oluşan yakıt kaçağı nedeniyle havada tutuşmuş, yangın gelişince infilak etmişti. Uçakta iki adet Mark-39 tipi hidrojen bombası vardı. Ekibin beşi de paraşütle atlamasına rağmen ikisi uçakta biri de yerde ölmüştü. Ayrıca patlamadan az önce iki bomba da serbest bırakılmıştı. Bombalarda bulunan dört aşamalı kurulma işleminden üçü gerçekleştikten sonra dördüncü adım olan bombanın paraşütü yere 30m kala, gecikmeli olarak açıldığından patlama kurulması gerçekleşememişti. İkinci bomba yere 700mph (≈1126km/sa) hızla çarpmıştı. Bombalar çamurlu alana düşmelerine rağmen, ikinci bomba yüksek çarpışma enerjisinden dolayı parçalanmıştı. Bombanın kuyruğu yaklaşık 6m derinlikte bulunurken, trityum şişesi ve plütonyum olmak üzere birçok parçası kurtarılmıştı. Kontrol edilemeyen yeraltı suları nedeniyle kazıdan vazgeçilmişti. Uranyum içeren bölüm yaklaşık 17m yerin altında olduğu tahmin edilmesine rağmen yerinde bırakılmıştı. Hava kuvvetleri kazanın olduğu araziyi satın alıp tel örgüyle çevirerek emniyete (!) almıştı. Şu ana kadar herhangi bir sızıntının bulunmadığını yetkililer açıklarken, düzenli kontrollere devam edileceği de eklenmişti.

*14 Mart 1961: B-52 tipi bombardıman uçağı, iki nükleer bombayla uçarken tazyikleme arızası nedeniyle 10.000’ (≈3.048m) yüksekliğe alçalmıştı. Bu irtifada uçuşunu sürdüren uçağın artan yakıt tüketimini uçuş ekibi dikkate almamıştı. Yakıtsızlıktan motorların durmasını ekip çok geç fark edince her hangi bir zorunlu iniş veya paraşütle atlama işlemini yapamadan uçak, Kaliforniya’nın Yuba şehri yakınlarında yere çarpmıştı. Kaza sonucu uçakta yangın ve herhangi nükleer patlama olmamıştı.

*13 Ocak 1964: İki tane termonükleer bomba taşıyan B-52 uçağı Pennsylvania’nın Meyersdale yakınlarında çok şiddetli türbülansa girmişti. Olumsuz ve sert hava koşullarında dikey stablizesi kırılınca uçağın kontrolü imkânsızlaşmıştı. Bu şartlar altında uçağın terk edilmesini uçak komutanı emretmişti. Uçak yere çarparken, paraşütüyle ağaç dallarına takılan bir uçucu ölmüş, diğerleri yaralı bir şekilde kurtulmuşlardı. Kayıp bombalar için başlatılan arama sonucu Maryland’in Frostburg yakınlarında enkazla birlikte bulunmuştu. Herhangi bir nükleer patlama ve nükleer sızıntının olmadığını yetkililer açıklamıştı.

*8 Aralık 1964: Indiana eyaletindeki Bunker Hill hava üssünde bir nükleer bomba yüklü B-58 Hustler tipi bombardıman uçağı, yerde taksi yaparken alev almıştı. Uçakla birlikte nükleer bomba da yanmasına rağmen müdahale sonucu patlama olmamıştı. Ancak çevrede ciddi radyoaktif kirlenme olmuştu.

*17 Ocak 1966: Dört adet Mark-28 tipi hidrojen bombası taşıyan B-52 tipi bombardıman uçağı Batı Akdeniz’de KC-135 tanker uçağıyla havada yakıt ikmali esnasında çarpıştılar. Kazadan sadece B-52 den güvenli şekilde paraşütle atlayabilen dört uçucu kurtulurken geriye kalan üç ve tanker uçağının dört uçucusu ölmüştü. İki bombadaki konvansiyonel patlayıcılar uçağın yere çarpmasıyla infilak etmiş İspanya’nın güneyindeki bölgeye plütonyum yayılarak radyoaktif kirlilik yaratmıştı. Üçüncü bomba İspanya’nın Palomares yakınlarına düşerken dördüncüsü ise kıyıdan 19km açıkta Batı Akdeniz’e gömülmüştü. Amerikan hava ve deniz kuvvetlerinden 12.000 kişiyle üç ay süren arama sonucu batık bomba bulunarak yüzeye çıkarılmıştı.

Radyoaktif kirlenme 2.6km² lik bir alana yayılırken etkileri 40 yıl sürmüştü. Amerika çevreden 1.500 ton radyoaktif toprak ve domates vb. sebzeleri toplayıp South Carolina’daki Aiken yakınlarında bulunan nükleer çöplüğe göndermişti. Ayrıca yerel halkın açtığı tazminat davalarını da ödemiş, üstüne bir de tuz arıtma tesisi yapmıştı. Amerikalı yetkililerin denizde radyoaktif kirlenme yok açıklamasına yerli halk bir türlü inanmayınca Amerikan elçisi ile İspanya’nın bir dışişleri yetkilisi sahilde birlikte yüzmüşlerdi. (Burada yıllar önce Çernobil nükleer felaketinden sonra radyasyonlu çayı içen ANAP’lı bakanı hatırlamadan geçmemeliyiz.)

*21 Ocak 1968: Grönland’da bulunan Thule hava üssü yakınında uçan bir B-52 uçağında yangın çıkmıştı. Yangın sonucu uçak, üssün 11km uzağına düşmüştü. Ekibin tamamı ölürken kaza sonucu uçakta bulunan dört adet Mark-28 (B28FL) termonükleer bombanın konvansiyonel patlayıcıları aktifleşerek parçalanmıştı. Bunun sonucu bombalardaki radyoaktif birincil ve ikincil bileşenler geniş bir alana yayılmıştı. Yanan uçak ve yakıt yükü buzun içinde eriyince enkaz deniz tabanına çökmüştü. İyileştirme ve arındırma faaliyetleri, Grönland’ın sert iklimi nedeniyle karmaşık ve yavaş işlemişti. Kirlenen buzlar ve uçak enkazı -çıkarıldıktan sonra- Amerika’da bir nükleer çöplüğe gömülmüştü. Grönland’ın Danimarka topraklarına ait olması ve kendi topraklarında her türlü nükleer silahın yasak olması nedeniyle Amerika karşıtı öfke ve protestolar anakaranın her yerinde gerçekleşmişti…

                                                              ******

Her ne kadar kamuoyuna açıklanan olayların bu kadar olmasına rağmen, Amerikan Hava Kuvvetlerindeki nükleer bomba kazalarının hepsi bu olduğundan emin değilim. Aynı şekilde ülkemizdeki Amerikan üslerinde neler olup bittiği konusunda yeterli bilgiye hiçbir zaman ulaşılamamıştır. Özellikle Küba krizi esnasında gündeme gelen nükleer başlıklı füzeler, hala kamuoyunda bir muammadır. Kifayetsiz muhteris politikacılarla onların şakşakçısı generaller varlıklarını sürdürdükçe, dünyanın hiçbir yeri halklar için güvenli olamayacağı açıktır…

Yorum Ekle
Yorumunuz gönderildi
Yorumunuz editör incelemesinden sonra yayınlanacaktır
Yorumlar
 Despina
 8 Mart 2022 Salı 16:06
Hepsi bu kadar mı? Sanmıyorum. Amerikanın açıklamadığı daha çok hadise vardır.
 Tarihçi
 24 Şubat 2021 Çarşamba 13:27
İlginç araştırma yazısı. Emeğine sağlık.
Yazarın Diğer Yazıları
Sayfa başına gitSayfa başına git
Masaüstü Görünümü  ♦   İletişim  ♦   Künye
Copyright © 2024 Airkule